Bu şiddetli zulümle, beklerdi ki müşrikler,
Açlıktan, yola gelsin böylece Haşimiler.
Amcası Ebu Talip, o Resulü, mecburen,
Getirip, müşriklere teslim eylesin hemen.
Müminlerse, tersine işbu düşüncelerin,
Üstüne titrerlerdi bilakis o Serverin.
Onun kılına bile zarar gelmesin diye,
Başvuruyorlar idi her çare ve tedbire.
Herhangi su-i kastı önlemek için dahi,
Muhafızlar beklerdi, yattığı o mahalli.
Peygamber efendimiz, hiç kimseden korkmadan,
İslam’ı yaymak için, çalışırdı durmadan.
Açlık ne olduğunu, o müşriklerin dahi,
Anlamaları için, dedi ki: (Ya ilahi!
Şunlara da, Yusüf’ün, yedi kıtlık yılına,
Benzer bir kıtlık verip, sen yardım eyle bana.)
Böyle dua edince Resulullah hüznünden,
Bir damla bile yağmur yağmadı gökyüzünden.
Öyle ki, susuzluktan kavruldu, yandı toprak.
Kalmadı bir yeşil ot, hatta yeşil bir yaprak.
Neye uğradığını şaşırdı o müşrikler.
Hatta açlıklarından hayvan leşi yediler.
Feryada başladılar onların da çocuğu.
Hatta o müşriklerin, açlıktan öldü çoğu.
O zaman akılları başlarına geldi hep.
Gelip, Resulullahtan ettiler dua talep.
Ebu Süfyan geldi ve dedi ki yalvararak:
(Diyorsun ki, âleme geldim rahmet olarak.
Allah’a inanmayı, bize emrediyorsun.
Akraba haklarına dikkat edin diyorsun.
Yıllardır şu toprağa yağmur düşmemektedir.
Kuraklık ve açlıktan, kavmin hep ölmektedir.
Bunun için, Rabbine sen bir dua ediver.
Elbette Allah senin, duanı kabul eder.
Sen, böyle bir duada bulunursan eğer ki,
Biz de iman ederiz bu dine elbette ki.)
Peygamber efendimiz, yine merhametinden,
Ellerini kaldırıp, bir dua etti hemen.
Resulün bu duası kabul oldu anında.
Yağdı bol bol yağmurlar Mekke’nin her yanında.
Böylece kuraklıktan kurtuldu o müşrikler.
Lakin küfürlerinde, yine ısrar ettiler.
Eski zulümlerine başladılar tekrardan.
Hak teâlâ, Resule vahyetti ki o zaman:
(Müşriklerin Kâbe’ye astığı sahifeyi,
Bilirsin ya, ben ona gönderdim bir güve’yi.
O kurt, o sahifenin sırf (Allah) ismi hariç,
Bütün yazılarını yedi ve kalmadı hiç.)
Bu vahyi alır almaz o şerefli Peygamber,
Bunu, Ebu Talib’e aynı gün verdi haber.
(Rabbinden mi öğrendin?) deyince Ebu Talip,
Resul (Evet) buyurdu, suali müteakip.
O zaman Ebu Talip dedi ki: (Ya Muhammed!
Ben inanıyorum ki, doğrudur sözün elbet.)
|