Peygamber efendimiz, Cehennemi görünce,
(Burada kimler yanar?) diye sordu hemence.
Kendi ümmeti için olduğunu öğrenip,
Ağlamaya başladı, olup gayet muzdarip.
Gökteki melekler de, ağladılar hep o an.
Bir hitab-ı ilahi geldi Hak teâlâdan.
Buyurdu: (Ey Habibim, benim katımda, senin,
Pek büyük ve âlidir, izzetin ve şerefin.
Hatırını hoş tut ki, duan kabul olunur.
Her ne ki niyaz etsen, katımda makbul olur.
Şefaat makamını veririm ki ben sana,
Senden başka kavuşan, olmadı bu ihsana.
O gün pek çok asiyi, şefaatinle senin,
Affeder, bağışlarım, tâ ki (Yeter) diyesin.
Ey Habibim, her kim ki emrime muti olur,
Azaptan emin olup, rahmetime kavuşur.
Sana ve ümmetine, gece gündüz her daim,
Elli vakit namazı farz kıldım ey Habibim!)
Resulullah buyurdu: Bu makamdan sonra ben,
Rücu edip, hazret-i Musa’yı gördüm hemen
Dedi ki: (Hak teâlâ, sana ve ümmetine,
Ne gibi bir ibadet farz kıldı her bir güne?)
Dedim ki: (Her gece ve gündüz, taat olarak,
Elli vakit namazı, farz kıldı cenâb-ı Hak.)
Dedi ki: (Ya Muhammed, geriye dön de yine,
Hafifletmesi için, niyaz eyle Rabbine.
Çok gelir ümmetine, elli vakit ibadet.
Onlar bunu yapmakta, zorlanırlar begayet.)
Avdet edip, Rabbime ettim ki şöyle niyaz:
(Ya Rabbi, ümmetimden hafiflet bunu biraz.)
Beş vakit tenzil etti Rabbim bu ibadetten.
Dönüp, Musa Nebi’ye söyledim bunu hemen.
Dedi ki: (Ya Muhammed, tekrardan dön Allah’a.
Dile ki, bunu dahi hafifletsin az daha.
Zira senin ümmetin, yapamaz bunca amel.
Ben, beni İsrail’i denedim daha evvel.)
O böyle söyleyince, döndüm yine geriye.
Arz eyledim: (Bunu da biraz hafiflet) diye.
Hafifletti Rabbimiz, beş vakit daha namaz.
Gelip Musa Nebi’ye eyledim bunu da arz.
Rabbimle Musa Nebi arasında, böylece,
Bu tahfif hususunda, gidip geldim bir nice.
Nihayet Hak teâlâ buyurdu: (Ey Habibim!
Elli vakit namazı, beş vakite indirdim.
Lakin her namaz için, on namaz ecri vardır.
Kılanlar, elli vakit namaz ecri kazanır.
Kim bir iyi ameli, kast edip, yapamasa,
Onun için, bir sevap yazılır hiç olmazsa.
Lakin onu yaparsa, ona, bir’e mukabil,
Defterine on sevap kaydedilir, bir değil.
Bir günahı kastedip yapmazsa, günah olmaz.
Yaparsa, tek bir günah yazılır, on yazılmaz.)
Dönüp, Musa Nebi’ye söyledim bunu böyle.
Dedi: (Dön, biraz daha kolaylık talep eyle.)
Dedim ki: (Bu hususta, çok talepte bulundum.
Bunun için, Rabbimden artık utanıyorum.)
|