Dini öğretmek için Medineli müminler,
Hazret-i Peygamberden muallim istediler.
İşte bu maksat ile, Allah’ın Peygamberi,
Gönderdi Medine’ye Mus’ab ibni Umeyr’i.
Mus’ab, bu emir ile oraya geldiğinde,
Es’ad bin Zürare’nin mekan tuttu evinde.
Bu evi, kendisine edinip bir merkez üs,
İslam’ı yaymak için çalıştı gece gündüz.
Müsait kimseleri, o eve getirerek,
İslam’ı anlatırdı güler yüz göstererek.
Ev, adeta bir dergah gibi çalışıyordu.
O eve kim girerse, imanlı çıkıyordu.
Bir reisi vardı ki, lakin o kabilenin,
İman ile müşerref olmamıştı o hemin.
Bu, Sa’d bin Mu'az ki, vakıf oldu bu işe.
Mani olmak istedi bu hayırlı gidişe.
Lakin ev sahibiyle akraba olduğundan,
Bir şey diyemiyordu kendisine doğrudan.
Bu maksatla dedi ki Üseyyid bin Hudayr’e:
(Mani ol git şu evde, Mus'ab ibni Umeyr’e!
Mekke’den, şehrimize ne için gelmiş o zat?
Onu görüp, haline vakıf ol gidip bizzat.
Es’ad, teyzemin oğlu olmasaydı eğer ki,
Sana hiç söylemezdim bu işi elbette ki.)
Üseyyid, mızrağını alarak çıktı evden.
Mus’abın bulunduğu o eve vardı hemen.
Konuşmaya başladı girer girmez hiddetle.
Dedi ki: (Niçin geldin buraya, ne niyetle?
Yalan şeyler söyleyip, halkı aldatıyorsun.
Bilinmeyen bir dine onları sokuyorsun.
Olmak istemiyorsan eğer ki hayatından,
Acele ayrılıp git bizim vatanımızdan.)
Mus’ab, yumuşaklıkla eyledi ki şöyle arz:
(Safa geldin, hele gel, şuraya otur biraz.
Önce bizi dinleyip, vakıf ol gayemize.
Beğenirsen kabul et, mani ol yoksa bize.)
Onun bu nazikane ve yumuşak halini,
Görmek, yumuşatmıştı Üseyyid’in kalbini.
(Doğru söyledin) deyip, mızrağını bu kere,
Saplayarak, oturdu gösterdiği bir yere.
Mus’ab, güler yüz ile bir güzel sohbet etti.
Anlattı tatlı tatlı ona İslamiyet’i.
Kur’an-ı kerimden de okudu birkaç âyet.
Üseyyid dinleyince, duygulandı begayet.
(Bunlar, ne güzel şeyler) dedi kendi kendine.
Sordu: (Ne yapmak lazım, girmek için bu dine?)
Mus’abın dediğini, o da tekrar ederek,
İman etti orada, şehadet getirerek.
Ve dedi ki: (Bu yerde, var ki Sa’d bin Mu'az,
O iman eder ise, iman eder cümle nas.)
Sonra, huzur içinde ayrılarak o evden,
Sa’d ibni Mu'azın yanına geldi hemen.
Sa’d, onu uzaktan görür görmez dedi ki:
(Değişik geldi bana Üseyyid'in sireti.
Ve size, yemin ile söylerim ki ben keza:
O, gittiği yüz ile gelmiyor yanımıza.)
|