Üçyüzbeş sahabiden müteşekkil bu ordu,
Medine’den çıkarak, Bedir’e gidiyordu.
Hazret-i Mus’ab ile Mu’az ve Ali, o gün,
Mübarek sancağını taşırlardı Resulün.
Yanlarında iki at ve yetmiş deve vardı.
Kalblerinde şehidlik, alev alev yanardı.
Üç kişiye, bir deve düşüyordu o ara.
Bu yüzden, sıra ile binerlerdi onlara.
Hatta bu yürüyüşte, o Hüdâ’nın Habibi,
Nöbetleşe binerdi deveye Eshab gibi.
Yaya gitmek sırası o Resule gelince,
Sahabe çok üzülüp, derlerdi ki hemence:
(Ya Resulallah, sana, canımız olsun feda.
Siz deveden inmeyin, biz yürürüz az daha.)
Ve lakin Resulullah, yine yere inerek,
Kendisini, onlardan hiç farklı görmeyerek,
Buyurdu: (Ey Eshabım, bilin ki, yürümekte,
Siz, benden daha güçlü değilsiniz elbette.
Sevap ve mükafatta, ben de sizin gibiyim.
Yani bundan müstağni, ihtiyaçsız değilim.)
Resulullah ve Eshab, kavurucu sıcakta,
Böyle gidiyorlardı, oruçlulardı hatta.
İslam’ı yaymak için, her şeye katlanarak,
O Resulün peşinden, giderlerdi coşarak.
Çünkü bunun sonunda, şehid olmak ve Cennet,
Hem Allah ve Resulün rızası vardı elbet.
Peygamber efendimiz, Eshabının haline,
Bakarak, onlar için dua etti Rabbine:
(Allah’ım, yayandırlar, bunlara binecek ver.
Açık ve çıplaktırlar, onları giydiriver.
Allah’ım onlar açtır, doyur bu müminleri.
Fakirdirler, zengin et sen bu mücahitleri.)
Şanlı Bedir ordusu yürürken ilerlere,
Küffârın kervanı da yaklaşmıştı Bedir’e.
Ebu Süfyan, onların gelmekte olduğunu,
Öğrenince, çok büyük bir korku sardı onu.
Endişeye düşerek kervanı için hemen,
Değiştirdi yolunu, Bedir’e erişmeden.
Salimen varmak için Mekke'ye bir an önce,
Başka yola girerek, yol aldı gündüz gece.
Acilen gönderdi ki Mekke'ye bir kimseyi,
Önce varıp, Kureyşe anlatsın hadiseyi.
O gelip, gömleğini ön ve arddan yırtarak,
Haber verdi bu şeyi, Mekke’de bağırarak.
Gayet heyecanlıydı dedi: (Ey Kureyşliler!
Müslümanlar, kervana saldırıya geçtiler.
Eğer yetişirseniz kurtarabilirsiniz.
Aksi halde, vaziyet çok kötü bilesiniz.)
Mekkeliler, bu zatın toplanıp etrafında,
Harp hazırlıklarına başladılar anında.
Bir tarafta, İslam’ı ihya için gidenler,
Öbür yanda, bu dini yıkmayı isteyenler.
İki taraf, gelerek birbirlerine karşı,
Olacaktı tarihin en mühim bir savaşı.
|