Buyurdu ki: (Ya Ali, Allah’a güvenerek,
Çık Amr'ın karşısına, Zülfikârı çekerek.
Korkma uzun boyundan, çekinme cüssesinden.
Yiğitçe var yanına, ürkecektir o senden.
Ben dua edeceğim, senin için Rabbime.
Sen galebe edersin, öyle gelir kalbime.
O ölürse, küffârın kötü olur ahvali.
Allah’ın ismi ile haydi yürü ya Ali!)
Bu emrini alınca Resul-i müctebanın,
Yürüdü karşısına, bu insan azmanının.
Dedi: (Ya Amr, işittim, yemin etmişsin ki sen,
Bir Kureyşli, iki şey isterse eğer benden,
Muhakkak birisini, ederim hemen ifa.
Sahi, böyle bir sözün olmuş muydu bir defa?)
Amr cevaben dedi ki: (Bu doğrudur ya Ali!
Vardır böyle bir sözüm, bilir cümle ahali.)
Buyurdu ki: (Bilirsin, ben dahi Kureyşliyim.
Benim de, şimdi senden vardır iki isteğim.
Birincisi şudur ki, iman et de şimdiden,
Kurtar şu vücudunu, Cehennem ateşinden.)
Amr dedi: (Bu teklifi, asla kabul edemem.
İkincisi ne ise, onu de bana hemen.)
Hazret-i Ali dahi, buyurdu ki o vakit:
(Sen bu harbi bırakıp, geri dön, Mekke’ye git.)
Amr dedi: (Ebu Bekrin, Osman'ın ve Ömer'in,
Başlarını kesip de, öyle geri dönerim.)
Kâfirin bu sözünü duyunca Şah-ı merdan,
Gayretine dokunup, gadaba geldi o an.
Gürledi ki: (Ey ahmak, bu, kolay mı sanırsın?
Ben izin verir miyim, onlara dokunasın?)
Amr dedi ki: (Ya Ali, dikkat eyle lafına.
Sen henüz doymamışsın bu dünyanın tadına.
İstemem bu genç yaşta öldüreyim seni ben.
Kaldırmam kılıcımı gençler için katiyen.)
O dahi kükredi ki: (Ama ben, seni bu gün,
İnşallah öldürürüm, duasıyla Resulün.)
Bu sözü işitince, kan sıçradı beynine.
Derhal inip atından, saldırdı üzerine.
Çok şiddetli bir kılıç vurdu ise de, lakin,
Kalkanı parçalandı, bununla sırf Ali'nin.
En güçlü kalkanlar da, ona dayanmıyordu.
Bu vuruşunda dahi, nitekim öyle oldu.
Parçalandığı gibi Mürteza’nın kalkanı,
Başı da yaralanıp, bir miktar aktı kanı.
Artık hamle sırası gelmişti Mürteza’ya.
Zülfikârı, bir anda kaldırarak havaya,
İndirdi şimşek gibi kılıcı ensesinden.
Ayırdı bir vuruşta, başını gövdesinden.
Resul (tekbir) getirdi o anki sevinciyle.
Yer ve gök inliyordu, o an tekbir sesiyle.
Küfür cephesindeyse, yükselmişti feryatlar.
Zira kanlar içinde, yere serilmişti Amr.
Kafası, miğferiyle uçarken bir tarafa,
Kanları, oluk gibi fışkırırdı etrafa.
|