Peygamber efendimiz, Hudeybiye’den sonra,
Mektuplar yazdırmıştı, bazı hükümdarlara.
Ve Rum imparatoru Herakliyus’a dahi,
Gönderdi Eshabından hem Dıhye-i Kelbi’yi.
O ara Herakliyus, Kudüs’te bulunurdu.
Dıhye dahi arayıp, Kudüs'te onu buldu.
Yakın adamlarıyla bir temas kurdu önce.
Onlar onu dinleyip, dediler ki hemence:
(Görüşmek istiyorsan imparatorla eğer,
Huzuruna girince, eğilmen icab eder.
Yanına daha fazla yaklaştığında ise,
Derhal yere kapanıp, varacaksın secdeye.
Ve yine imparator, vermeden sana izin,
Tevessül etme zinhar, secdeden kalkmak için.)
Dıhye-i Kelbi için, ağır geldi bu laflar.
Dedi ki: (İmparator, ne için böyle yapar?
Halbuki böyle değil bizim Peygamberimiz.
Allah’tan başkasına, biz secde eylemeyiz.)
Adamlar dediler ki: (Secde etmezsen eğer,
O zaman huzurundan, kovar seni o Kayser.)
Dıhye hayret ederek, dedi ki en nihayet:
(Bizim Peygamberimiz mütevazıdır gayet.
Önünde, başkasının, değil ki secdesine,
Razı olmaz katiyen hafif eğilmesine.
Onunla, köle bile isterse görüşmeyi,
Kabul eder ve dinler, her ne ise isteği.
Onunla her isteyen, rahatlıkla görüşür.
Ona tâbi olanlar, şereflidir ve hürdür.)
Adamlar dinleyince Dıhye'den bu sözleri,
Dediler ki: (Madem sen, yapmıyorsun secdeyi,
O zaman o mektubu, Kayser’e vermek için,
Daha başka bir yol var, hiç secde etmeksizin.
Sarayının önünde, onun bir yeri vardır.
Mektubu oraya koy, çıkarken görür, alır.)
O da, koydu o yere Resulün mektubunu.
İmparator çıkarken, gördü ve aldı onu.
Derhal adamlarına emretti ki o zaman:
(Tercüman gelsin bana, Arapçadan anlayan.)
Bir tercüman geldi ve okudu hükümdara.
Yazılmış: (Selam olsun imanı olanlara.
Ey Rumların büyüğü, İslam’ı kabul et ki,
Elde etmiş olasın ebedi saadeti.
Eğer kabul etmezsen, ölünce bil ki yarın,
Vebali sana olur bu hıristiyan halkın.)
Tercüman, o mektubu ona okuduğu an,
Terler dökülüyordu hükümdarın alnından.
Üskufuna sordu ki: (Bu, nasıl bir haberdir?)
Dedi: (O, geleceği bilinen Peygamberdir.)
Sordu ki: (Ne yapmamı ediyorsun tavsiye?)
Dedi: (Ona tâbi ol, sana ne yazdı ise.)
Herakliyus dedi ki: (Tâbi olursam eğer,
Benim hükümdarlığım ve tahtım elden gider.
Evet, biliyorum ki, Peygamberdir o mutlak.
Lakin iman edersem, öldürür beni bu halk.)
|