Herakliyus, okuyup Resulün mektubunu,
Araştırmak istedi Onun kim olduğunu.
Hemen emir verdi ki Şam'daki adamına:
(Aynı soydan birini, ara bul, gönder bana.)
İmana gelmemişti o vakit Ebu Süfyan.
Ticaret maksadıyle, Gazze'deydi o zaman.
Herakl’in o adamı, bu emir üzerine,
Harekete geçerek, geldi Gazze şehrine.
Bunu, şöyle anlatır sonradan Ebu Süfyan:
Kervanımla Gazze'de bulunurken bir zaman,
Kayser'in adamları, gelip bizi gördüler.
Ve acele kayser'in yanına götürdüler.
Baktım, bir azametle tahtında otururdu.
Vezir ve keşişleri, etrafında dururdu.
Bize bakıp sordu ki: (Nübüvvet dava eden,
O kimseye, hanginiz yakındır soy yönünden?)
Ben dedim ki: (Ey melik, ben, bunlara kıyasla,
O kimseye, neseben yakınım daha fazla.)
Ona yakınlığımı bilince Herakliyus,
Bana, işaret ile (Yaklaş!) dedi bahusus.
Ve sordu ki: (O zatın, nasıldır neseb hali?)
Dedim: (Neseb yönünden, şereflidir bir hayli.)
Sordu ki: (Ondan gayri, nübüvvet dava eden,
Bir kimse olmuş muydu kavminizde evvelden?)
Ben, (Olmadı) deyince, yine sual etti ki:
(Ecdadından hükümdar var mıydı Onun peki?)
Ben, (Yok idi) deyince, sordu ki bana tekrar:
(Zengin midir fakir mi, Ona tâbi olanlar?)
(Fakirdirler) deyince, sordu ki bana yine:
(Artar mı azalır mı, müminler günden güne?)
Ben, (Artıyor) deyince, sordu ki bana hemen:
(Ayrılan oluyor mu imana gelenlerden?)
Ben, (Olmuyor) deyince, sordu ki bana yine:
(Hiç şahid oldunuz mu yalan söylediğine?)
Dedim: (Hiç rastlamadık, doğru sözlü biridir.
Zaten Onun bir ismi, Muhammed-ül emin’dir.)
Herakl’in sualleri, nihayet erdi sona.
Bir miktar düşünerek, şunları dedi bana:
(Madem ki şereflidir o kimsenin nesebi,
Zaten şerefli olur, soy yönünden her Nebi.
Ondan başka bir kişi, bu davada olmamış.
Demek ki, başkasını taklide kalkışmamış.
Hiç hükümdar yok ise ecdadı arasında,
Demek ki, gözü yoktur dünya saltanatında.
Diyorsun ki, fakirdir o zatın tâbileri,
Sair Nebilerin de fakirdi ümmetleri.
Sayıları gün be gün artıyorsa, gerçekten,
Ehl-i hakkın şiarı böyledir hakikaten.
Ona iman edenler, hiç ayrılmıyor ise,
Bu da gösteriyor ki, peygamberdir o kimse.
Hem o zat, hayatında söylememiş hiç yalan.
Zaten yalan söylemez gerçek peygamber olan.
Bu vasıflar, sadece Peygamberlerde olur.
Ona tâbi olanlar, ebediyen kurtulur.)
|