O gün hazret-i Hatip, Mısır hükümdarına,
Resulün evsafını anlattı bir bir ona.
O da, kitaplarında bunları okumuştu.
Anlattığı şeyleri, o da doğru bulmuştu.
Vasıflarını şimdi bana söylediğiniz,
O Resulün zuhuru, bu zamandır şüphesiz.
O, iki kız kardeşi vermez aynı adama.
Hediye kabul eder, sadaka almaz ama.
Fakir ve yoksullarla oturur, sohbet eder.
Bizim kitaplarımız, Ondan böyle bahseder.
Lakin ben, buna rağmen Ona uymayacağım.
Çünkü saltanatımı bırakamayacağım.
Birçok memleketlere, O sahip olacaktır.
Getirdiği o dini, her yere yayacaktır.
Kendisinden sonra da, Onun sahabileri,
Buralara gelir ve alırlar bu yerleri.
Ama ben, kıptilere, ne bundan bahsederim,
Ne de bu konuşmamı onlar bilsin isterim.)
Sonra da, katibini çağırıp huzuruna,
Şöyle cevap yazdırdı, Resulün mektubuna:
(Bu, Abdullah’ın oğlu Muhammed'e yazılan,
Mektuptur, kıptilerin büyüğü Mukavkıs'tan:
Adıma gönderdiğin o mektubunu aldım.
Yazdığını okuyup, davetini anladım.
Ben dahi bilirdim ki, bir peygamber çıkacak.
Şam’dan çıkacağını bilirdim onun ancak.
İki adet cariye sana gönderiyorum.
Ayrıca cins bir katır hediye ediyorum.)
Verdi bunlardan başka, misk ve güzel kokular.
Ve billur bir kadehle, kokulu nefis ballar.
Sonra, onun yanına muhafızlar katarak,
Gönderdi Medine’ye, bizzat uğurlayarak.
Geldi hediyelerle Medine’ye o yine.
Teslim etti onları Allah’ın Habibine.
Aldığı o mektubu, çıkarıp eyledi arz.
Ve onun sözlerini, nakledip, eyledi bahs.
Peygamber efendimiz, buyurdu ki: (Ne fena.
Maalesef kıyamadı dünya saltanatına.
Onun hidayetine, bu mani oldu, ancak.
Sonunda o saltanat elinde kalmayacak.)
Mukavkıs, o Servere iki kardeş cariye,
Gönderdi, biri (Siri)n, ikincisi (Mariye.)
Hatip, yolda onları imana etti davet.
İkisi de Müslüman oldular en nihayet.
Hazret-i Mariye’nin Müslüman olmasına,
Resulullah sevinip, aldılar nikahına.
Mariye hazretleri, annemiz oldu o gün.
Ondan, (İbrahim) adlı oğlu oldu Resulün.
Kardeşi Sirin’i de, şair-i Nebi olan,
Hassan ibni Sabit’e hediye etti o an.
Cins ve beyaz katıra, (Düldül) adı verildi.
Merkebe ise Ufeyr, yahut (Yafur) denildi.
Hiç beyaz tüylü katır yoktu Arabistan’da.
Eshab, böyle bir hayvan, ilk gördüler o anda.
|