Peygamber efendimiz ve otuzbin mücahid,
Seniyyet-ül veda’dan yola çıktı o vakit.
Kumandan olarak da, ordu başında bizzat,
Bulunuyordu o gün, o Server-i kâinat.
Tam onbini süvari, otuzbin kişi vardı.
Hepsi de, o Resulün aşkı ile yanardı.
İslam sancaklarını, Resulullah bu kere,
Teslim etti Zübeyr’le, hazret-i Ebu Bekre.
Bu otuzbin kişilik muazzam ordu, o gün,
Çıktı yine sefere, emri ile Resulün.
O şanlı mücahidler, çok sıcak bir havada,
Neşe ve sürur ile yürürlerdi yollarda.
Zira Resulullahtı başlarında kumandan.
Hiçbir şey gözlerine görünmüyordu o an.
Madem ki başlarında, vardı Hakkın Habibi,
Sıkıntılar, onlara zevk verirdi tabii.
Peygamber efendimiz ve şanlı mücahidler,
Düğüne gider gibi, o yolları gittiler.
Velakin susuzluktan çoktu ızdırapları.
Bir sabah, boşalmıştı tamamen su kapları.
Öyle ki, susuzluktan cümle Eshab-ı kiram,
Ölecek vaziyete gelmişti herbiri tam.
Bu hali fırsat bilen o münafıklar ama,
Şöyle söylüyorlardı Sahabe-i kirama:
(Peygamber olsa idi hakikaten Muhammed,
Dua eder, bu yere yağardı yağmur elbet.)
Peygamber-i zişâna, onların sözlerini,
Söyleyince, kaldırdı mübarek ellerini.
Dedi ki: (Ya ilahi, susuzdur Eshab şu an.
Acıyıp, üstümüze bir yağmur eyle ihsan.)
Hava pek sıcak olup, hiç bulut yokken hatta,
Bir yağmur başladı ki, gök delindi adeta.
Peygamber efendimiz ve şanlı sahabiler,
Derhal sevinçlerinden, tekbirler getirdiler.
Ordu hareket edip, oradan ayrılınca,
Gördüler ki, o yağmur, orada var yalnızca.
Ve o münafıklara dediler ki o zaman:
(Gördünüz, haydi şimdi siz de olun Müslüman.)
Onlar ise cevaben dediler: (Bunda ne var?
Bir bulut geçiyorken, yağıp gitti, o kadar.)
Açlık da, son haddine gelmişti o vakitte.
Yemek için hiçbir şey yoktu bir mücahidde.
Bir hurmayı, iki er bölüşüp yiyorlardı.
Ve sefere, güçlükle devam ediyorlardı.
Cümle Eshab, aç susuz o yolları aştılar.
Büyük zorluklar ile, Tebük’e ulaştılar.
Ve Tebük kaynağına vardılar en nihayet.
Gördüler ki, azalmış kaynağın suyu gayet.
Peygamber efendimiz, bulundu bir duada.
Birden kaynağın suyu, çoğaldı o arada.
Ve otuzbin kişilik koca İslam ordusu,
İçti de, buna rağmen eksilmedi hiç o su.
Peygamber-i zişânın bir mucizesi ile,
O yerler, zümrüt gibi yeşillendi haliyle.
|