Yirmisekiz Safer’de o Server-i enbiya,
Yakalandı aniden şiddetli bir sıtmaya.
Ateşi, gün geçtikçe daha yükseliyordu.
Hastalığın şiddeti, ziyadeleşiyordu.
Lakin ağrılarının azaldığı bir gece,
Yatağından kalkarak, giyindiler hemence.
Onu öyle görünce Aişe validemiz,
Dedi: (Ya Resulallah nereye gidersiniz?)
Buyurdu: (Ya Aişe, emir aldım Rabbimden.
Baki kabristanına gideceğim şimdi ben.
Gidip, o kabristanda yatanlara, bu gece,
İstiğfar edeceğim bu emir gereğince.)
Ebu Rafi’i dahi alaraktan yanına,
Çıkıp gitti hemence Baki kabristanına.
Orada, uzun uzun duada bulundular.
Onların affı için Allah’a yalvardılar.
Sonra buyurdular ki: (Rabbim, beni şu anda,
Seçmekte serbest kıldı iki şey arasında.
Bütün nimetleriyle dünya ile ahiret,
Arz edilip, dendi ki, birisini tercih et.
Allahü teâlâya vasıl olmak için ben,
Ahiret nimetini seçtim bu ikisinden.)
Sonra mescide gelip, buyurdu: (Ey Eshabım!
Sizi, Kevser havuzu başında karşılarım.
En önce ben varırım Allah’ın izni ile.
Buluşma mahallimiz orasıdır sizinle.
Siz, İslam’dan ayrılır ve müşrik olursunuz,
Diye hiç korkmuyorum, buna emin olunuz.
Ve lakin bir hususta korkuyorum ki yine,
Yarın kapılırsınız dünya nimetlerine.
Bu yüzden kıskanarak birbirlerinizi siz,
Ve hatta bu sebepten öldürebilirsiniz.)
Sonra ağırlaşınca hastalığı Resulün,
Saadethanesine teşrif eyledi o gün.
Harareti, git gide ziyadeleşiyordu.
Yatakta hep bu yüzden yer değiştiriyordu.
Ebu Said-i Hudri anlatır ki: Bir kere,
Ziyaret maksadıyla gitmiştim o Servere.
Sıtmanın sıcaklığı, üstündeki örtüden,
Dışarı çıkıyordu, hissettik bunu hemen.
O Server bize bakıp, buyurdu: (Ey insanlar!
Peygamberlere gelir en şiddetli belalar.
Ve lakin Peygamberler, gelince bela ve dert,
Bir nimet gelmiş gibi sevinirler begayet.
Hatta sizin nimete sevinmenizden fazla,
Sevinir o büyükler daha büyük bir hazla.)
Ümmü Bişr bin Bera da anlatıyor ki yine:
(Bir gün, Resulullahın gittim ziyaretine.
Baktım, ateş içinde yatakta yatıyordu.
Hararetten, vücudu kor gibi yanıyordu.)
|