Allah'ın Resulüne komşu bir kadın vardı.
Gayetle fakir olup, yokluk ile yaşardı.
Bir gün, küçük kızıyla haber salıp Resule,
Giymek için, elbise istedi bu suretle.
O Server, gömleğini çıkarıp üzerinden,
O gelen çocuk ile, gönderdi ona hemen.
Namaz vakti, bu yüzden gidemedi mescide.
Eshab bunu işitip, çok üzüldü hepsi de.
Derhal hazret-i Ali giderek huzuruna,
Dedi: (Ya Resulallah, çok üzgün Eshab buna.
Yanımda, sekiz dirhem ödünç para var yalnız.
Yarısını vereyim, bir elbise alınız.)
O Server, dört dirhemi alarak hemen ondan,
Elbise almak için, çarşıya çıktı o an.
İki dirhemi ile alarak bir elbise,
Dönerken, yol üstünde gördü a’ma bir kimse.
Hem de yoktu üstünde ne elbise, ne gömlek.
Şöyle dua ederdi gözleri görmeyerek:
(Kim bana, Allah için bir gömlek verir ise,
Allah da ona versin Cennette bir elbise.)
Aldığı elbiseyi verdi a’ma adama.
Elbiseyi eline alır almaz o a’ma,
Misk ve amberden dahi güzel koku duyarak,
Şöyle dua eyledi Rabbine yalvararak:
(Bu gömlek sahibinin hürmetine ilahi!
Aç benim a’ma olan iki gözümü dahi.)
Hemen açılıverdi iki gözü anında.
Baktı ki, Resulullah durmaktadır yanında.
Allah'ın Peygamberi, oradan dönüp yine,
Kalan iki dirhemle vardı pazar yerine.
Bir dirhemle elbise alıp geri dönerken,
Gördü bir kızcağızı, oturmuş ağlar iken.
Niçin ağladığını sorunca kendisine,
Arz etti kız derdini Allah'ın Resulüne.
Dedi: (Hizmetçisiyim, bir yahudi kişinin.
Bulunurum yanında, her türlü hizmet için.
Bana bir dirhem verip, şişe ve yağ al dedi,
Şişe düştü elimden, hem şişe, hem yağ gitti.)
Resul, son dirhemini verip kızın eline,
Buyurdu ki: (Onları al da götür evine.)
Kız dedi: (Çok geç oldu, burada çok eylendim.
Bu saatte gidersem, döver beni efendim.)
Buyurdu ki: (Hiç korkma, ben de gelip evine,
Seni dövmemesini söylerim efendine.)
Varıp, o yahudiyi gördü evde geç saat.
Ve (Kızı dövme!) diye, istirham etti bizzat.
Yahudi, kapısında Resulü gördüğü an,
Şehadeti söyleyip, eyledi derhal iman.
|