Peygamber efendimiz Kureyş’ten birisini,
Görüp, teklif eyledi imana gelmesini.
O dedi ki: (Müslüman bir komşum var ki benim,
Kızı vefat etti ve ben onu çok severdim.
Sen o kızı diriltir, çıkarırsan mezardan,
Senin nübüvvetine inanırım o zaman.)
Peygamber efendimiz, o kimseyle beraber,
Vefat eden o kızın mezarına geldiler.
O Server, ismi ile kızı çağırdığında,
Kız dirilip, mezardan çıkıverdi anında.
Resulullah, o kıza sordu ki: (Sen, tekrardan,
Bu dünyaya dönmeyi ister misin oradan?)
Dedi: (Ya Resulallah, hayır, hiç arzu etmem.
Çünkü baba evimden daha rahat bu âlem.
Zira ben öldüğümde, anladım ki pek kati,
Müminin, dünyasından iyidir ahireti.)
Adam, bu mucizeyi gördü hayret ederek.
Derhal Müslüman oldu şehadet getirerek.
Cabir bin Abdullah da, bir koyun kesip yine,
Allah'ın Resulünü davet etti evine.
Resulullah, bir kısım Eshabiyle geldiler.
(Yiyin, kemiklerini hiç kırmayın) dediler.
Bu emir üzerine Cabir bin Abdullah da,
Kemikleri, bir yere biriktirdi sofrada.
Mübarek ellerini daha sonra o Server,
Kemikler üzerine koyup dua ettiler.
O Resulün yaptığı dua bereketiyle,
Dirilip kalktı koyun Allah'ın kudretiyle.
İki gözü görmeyen bir ihtiyarı da yine,
Tutarak getirdiler Allah'ın Habibine.
Mübarek ellerini, bir defacık o Server,
O kimsenin görmeyen gözlerine sürdüler.
O seksenlik ihtiyar, bir anda görür oldu.
Hem öyle ki, iğneye iplik geçiriyordu.
Yine bir Müslüman da, diyor ki: (Ben çocuktum.
Kaynar su dökülerek yanmış idi vücudum.
Babam bunu görünce, hiç vakit geçirmeden,
Resulün huzuruna götürdü beni hemen.
İki cihan Serveri, ellerini hafifçe,
Yanık olan yerlere dokundurdu sadece.
Sonra da şifa için, bana dua buyurdu.
Baktım ki o yanıklar, bir anda iyi oldu.)
Yine Ebu Talip’le, o Sevgili Peygamber,
Deve ile bir çölde gidiyordu beraber.
Amcası Ebu Talip, (Çok susadım) deyince,
Peygamber efendimiz, yere indi hemence.
Mübarek ökçesiyle vurur vurmaz toprağa,
O anda serin bir su başladı fışkırmaya.
|