Aliyyül Mürteza’nın valideleri olan,
Fatıma binti Esed ayrılınca dünyadan,
Hemen Resulullaha verdiler bunu haber.
Ve lakin çok üzülüp, mahzun oldu o Server.
Buyurdu: (Bu hatunun hakkı çoktur üstümde.
Analık yaptı bana, zira küçüklüğümde.)
Cenaze namazını kendisi kıldırarak,
İndirdi kabrine de, gayet mahzun olarak.
Sonra da, (Ya Fatıma!) diye nida etti hem.
O da cevap verdi ki: (Buyur ya Fahr-i âlem!)
Buyurdu: (Sana kefil olmuştum iki şeyde.
Onları, Hak teâlâ verdi mi işbu yerde?)
(Evet ya Resulallah) deyince o cevaben,
Resulullah sevinip, kabirden çıktı hemen.
Daha sonra Eshabdan, birisi sual etti:
(Kabirde çok kaldınız, neydi bunun hikmeti?)
Buyurdu ki: (Bu hatun, hal-i hayatta iken,
Bir gün bana gelmişti, Kur'an okuyordum ben.
Ayetlerden birini tilavet eyleyince,
O, bunun manasını sual etti hemence.
Dedim: Şöyle buyurur burada cenâb-ı Hak:
İnsanlar haşr olunur yarın çıplak olarak.)
Çok üzülüp dedi ki: (O gün, avret yerlerim,
Açılırsa, o zaman ne olur halim benim?)
Baktım ki, çok üzülüp mahzun oldu bu halden.
Ben dahi kendisini teselli ettim hemen.
Dedim: (Bu gömleğimi giyersen kefen diye,
O zaman mahal kalmaz böyle bir üzüntüye.)
Ben böyle söyleyince, çok sevindi o buna.
Münker ile Nekir’i anlattım sonra ona.
Dedim: (Korkunç şekilde gelerek bu melekler,
İnsanları kabirde, sorguya çekecekler.)
O, yine çok üzüldü bunu da öğrenince,
Dedi: (Ben ne yaparım, onlar bana gelince?)
Ben yine kendisini teselli eyleyerek,
Dedim: (Korkunç gelmezler sana bu iki melek.)
Sonra da dua edip, dedim ki: (Ya ilahi!
Ona korkunç gönderme Münker ile Nekir'i.
Güzellikle gelsinler Fatıma'nın kabrine.
Geniş ve rahat olsun mezarı onun yine.)
Böyle dua edince, sevindi yine gayet.
Bu iki endişeden kurtuldu en nihayet.
Şimdi onu, elimle koyunca mezarına,
Bu hususlar hakkında seslenip sordum ona.
Dedim: (Kefil olduğum hususlarda, şimdi sen,
Kurtuldun mu o bana dediğin endişeden?)
Dedi: (Evet, onlardan kurtuldum tam olarak.
Versin mükafatını sana da cenâb-ı Hak.)
|