Ömer bin Abdülaziz hazretleri “rahmetullahi aleyh”, çok takva sahibi bir zat idi.
Adaleti de öyleydi ki, İkinci Ömer diye meşhur oldu halk içinde.
Zaten hazret-i Ömer’in “radıyallahü anh” torunudur kendisi.
Hazret-i Ömer, bir gece şehri devriye geziyordu ki, bazı sesler işitti evlerin birinden.
Durup kulak verdi içeriye.
Bir kadın, kızına seslenip;
- “Kalk kızım, süte biraz su kat!” diyordu.
Kız ise itiraz edip;
- Ne olur anneciğim, helal kazancımıza haram karıştırmayalım, diyordu yalvarırcasına.
Ne diyorsam onu yap!
Annesi üsteledi:
- Ne diyorsam onu yap!
- Ama anne daha dün, “Sütlere su katmayın!” dememiş miydi Halife?
- Dediyse dedi, sen beni dinle. Hem bu gece vakti halife bizi nerden görecek.
- Halife görmeyebilir, ama Allah görüyor ya bizi.
- Tamam tamam, katma öyleyse.
Oğlum, sana kız buldum
Hazret-i Ömer, bu konuşmaları işitince, oradan doğruca eve gidip kaldırdı oğlunu.
- Oğlum, sana takva ehli ve saliha bir kız buldum. Onu sana alayım, buyurdu.
Ve o sabah, aynı eve gidip çaldı kapıyı.
Kadın, karşısında Halifeyi görünce beti benzi attı birden.
Ama korkusunu belli etmeden,
- Buyurun, dedi Halifeye.
Hazret-i Ömer radıyallahü anh;
- Ey hatun! Allah’ın emriyle, kızını, oğlum için istemeye geldim, buyurdu.
Ve o kız, gelini oldu hazret-i Ömer’in.
İşte bu evlilikten Ömer bin Abdülaziz hazretleri dünyaya geldi.
|