Ömer bin Abdülaziz hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün yolda bir sarhoş gördü.
Yakalayıp ceza verecekti ki, o sırada hakaret etti sarhoş kendisine.
O anda vazgeçti ceza vermekten.
Ve serbest bıraktı adamı.
Görenler;
- Ona ceza verecektiniz. Size hakaret edince vazgeçtiniz. Hikmeti ne efendim? dediler.
Cevaben;
- Onu, içki içtiği için, yani dinimiz için cezalandıracaktım, buyurdu. Ama bana hakaret edince öfkelendim. Önceki halis niyetime nefsim karışır diye korktum. Onun için salıverdim.
Çok merhametliydi
Ömer bin Abdülaziz hazretleri, herkese, hatta hayvanlara bile çok merhametliydi.
Bir katırı vardı mübarek zatın.
Onu çalıştırarak, kârıyla geçimini sağlıyordu.
Katırı çalıştıran hizmetçisi, bir akşam, normalinden fazla ona para getirmişti.
Sordu kendisine:
- Bugün niye fazla para getirdin?
- İşe erken gidip geç döndüm efendim.
Halife;
- Hayvanı çok yormuşsun, buyurdu. Bunu telafi için, üç gün dinlendir onu.
En kıymetli şey
Bir gün de;
- Bu dinde en kıymetli şey nedir efendim? diye sordular bu zata.
- İstikamettir, buyurdu.
- İstikamet nedir ki efendim?
- İstikamet, doğru yolda yürümekte sebat etmek ve hiç taviz vermemektir, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Hud suresinde mealen; “Ey Habibim, emr olunduğun istikamet üzere ol!” buyuruluyor ki, bu âyet-i kerime gelince, Peygamber efendimizin “aleyhisselam” mübarek sakalına ak düştü o gece.
|