Abdülvehhab-ı Şarani hazretleri “rahmetullahi aleyh”, çok büyük Veliydi.
Bu, her halinden belliydi.
Mesela;
Çok uzak bir diyardaki talebesini, kalbi ile yanına gelmesini isteseydi, o talebe, bunu anlar, kalkıp kısa zamanda huzuruna gelirdi.
Çok ilim sahibiydi.
Hak sözü tanımada, mihenk taşı gibiydi.
Şöyle ki;
- Din hakkında konuşan birini dinlese veya bir kitap okusa, yanlış söz ve yazıları anında ayırırdı.
Zira doğrular arasındaki o yanlışlar, ona ruhsuz ve ölü gibi görünürdü.
Yemekler çoğalırdı
Bu zatın ikram ettiği yemekler, Allah’ın izniyle çoğalıyordu.
Bir gün, ondört misafir gelmişti hanesine.
Sadece bir tek ekmek ikram etti.
Hak teâlâ bereket ihsan eyledi.
Hepsi yiyip doydular.
Bir gayeniz olsun
Bu zat bir sohbetinde;
- İnsanın yaptığı işlerde, mutlaka bir hedefi, maksadı, gayesi vardır, buyurdu. Bu da iki türlü olur.
Sordular:
- Onlar nedir efendim?
Buyurdu ki:
- İnsan, yâ Rabbinin rızasını kazanmak için iş yapar bu dünyada, ya da insanlara beğendirmek için.
Ve ekledi:
- Eğer Allah için yaparsa çok iyi. Onun yardımcısı Allahü teâlâdır. Mübarek olsun.
- Ya insanlar için yaparsa efendim? dediler.
- Bu, çok kötü işte, buyurdu. Cenâb-ı Hak onun işini insanlara bırakır ki, sonu hüsran olur muhakkak.
|