Ebül Abbas-ı Mürsi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, hâl ehli bir Veliydi.
Bir gün, talebesinden beş kişiyle yolculuğa çıkmıştı.
Hem de yaya olarak.
Henüz yola çıkmadan;
- Efendim, bu yolculuktan muradınız nedir? diye sordu bazı sevdikleri.
Cevaben yanındaki beş talebesini gösterip;
- Bunları defnetmek için, buyurdu.
Hiçbir şey anlamadılar.
Hatta şaka yaptığını zannettiler.
Ve yolculuk başladı.
Bir müddet sonra o beş talebe hastalandılar birden.
Ve gittikçe ağırlaştı hastalıkları.
Ve ardarda öldüler beşi de.
Ebül Abbas hazretleri “rahmetullahi aleyh”, onları defnedip, tek başına döndü memleketine.
Korkmayın, bir şey olmaz
İskenderiye halkı, düşmanın hücumundan korkup, silahlanmaya başlamışlardı.
Yetkililer, Ebül Abbas hazretlerine gelip dua istediler.
Onlara;
- Korkmayın, bir şey olmaz, buyurdu. Ben sizin aranızda bulunduğum müddetce, düşman, size bir zarar yapamaz.
Sevinip geri gittiler.
Gerçekten de öyle oldu.
O hayatta iken bir şey olmadı.
Vakta ki bu Veli vefat etti. O zaman düşman işgal etti memleketi.
Mümin, güler yüzlüdür
Bir gün de;
- Efendim, “Mümin daima güler yüzlü ve neşeli olmalı” buyuruluyor. Öyle değil mi? dediler.
- Evet doğru, buyurdu.
- Peki ya bir şeye üzülmüşsek?
- Olsun. Yine de o üzüntümüzü etrafımıza belli etmemeliyiz. Zira müminin neşesi yüzünde, hüznü kalbindedir.
|