Ebül Hasen-el Kusi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Mısır’ın Kus şehrinde dünyaya geldi.
Hocası, Abdürrahim Kinai’dir.

Ölünce, Onun kabri yanına defnettiler kendisini.
Onun talebesi ve damadıydı zaten.

Gençliğinde ilme çok ilgi duyar, hocasının dersinden büyük zevk alırdı.
Bir dersini bile kaçırmazdı.

Babası boyacılık yapıyordu o beldede.
Kumaş ve elbise boyuyordu yani.

Oğlunun her gün sohbete gittiğini görünce;
- Oğlum, her gün sohbete gidiyorsun. İyi ama benim şu işlerime hiç yardım etmiyorsun,dedi.

Peki baba, geleyim

Ebül Hasen;
- Peki baba, dükkana geleyim, dedi.

Ve o gün gitti dükkana.
Babası, bir işi için çıktı dükkandan.
O gidince, Ebül Hasen, bir elbiseyi rastgele bir kazana atıverdi.

Babası gelip de bunu öğrenince hiddetlenip;
- Sen ne yaptın! Onu yanlış kazana atmışsın. Şimdi başka renge boyanacak. Sahibine ne cevap vereceğim? diye sitem etti.

Ebül Hasen;
- Bir dakika babacığım, dedi.

Ve çıkardı o elbiseyi kazandan.
Babası onu görünce yumuşadı.
Gitti o hiddeti.

Zira istediği renge boyanmıştı elbise.
Evet, yanlış kazana atmıştı ama, doğru boyanmıştı.

Oğluna dönüp;
- Sen bilirsin evladım, dedi. İstediğin sohbete gidebilirsin.

Ebül Hasen, devam etti hocasının sohbetine.
Ve İslam ilimlerinin, vakıf oldu hepsine.
O zamanın en büyük âlimi oldu.