Ebu İshak İbrahim hazretleri “rahmetullahi aleyh” bir vaazında,
- Kale kapısından birisi yere düştü, buyurdu.
Cemaat, bir şey anlamadı.
Vaazdan sonra araştırdılar.
Meğer bu zata düşmanlık yapan bir adam, kale duvarında gezerken, başı dönüp aşağı düşmüş ve ölmüş.
Her gördüğünü Hızır bil!
Bu zat, bir sohbetinde;
- Hayâ, edeb, insanın ziynetidir, buyurdu. Hayatın her anında insana lazımdır.
Ve ekledi:
- Herhangi bir mümini gördüğünüzde, mutlaka kıymet verin ona.
- Neden efendim? dediler.
- Çünkü hiç belli olmaz. O gördüğünüz, Allah'ın çok sevdiği bir Velisi olabilir. İhtiyatlı davranmalı, duasını almaya bakmalıdır.
Şöyle bitirdi:
- Büyüklerimiz; (Her gördüğünü Hızır, her geceyi Kadir bil) buyurmuşlardır.
En önce ne lazım?
Bir gün de, bazı gençler;
- Efendim, bir mümine en önce lazım olan şey nedir? diye sordular.
Cevaben;
- En mühim şey, itikadını Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği şekilde düzeltmektir, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Bundan sonra ibadete sıra gelir ki, en mühim ibadet, beş vakit namazdır. Namaz, dinin direğidir.
Kalb kırmamak mühimdir
Bir gün de;
- Müminin güzelliği ne ile belli olur, biliyor musunuz? diye sordu cemaatine.
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- Kalb kırmamasıyla belli olur.
İnsanın iki ziyneti
Bir gün de kibirden sordular bu zata.
Cevaben;
- Kibir, insanların büyük felaketidir, buyurdu. İnsanda iki ziynet vardır ki, onları süsler. Bunlardan biri tevazu, diğeri hayâ ve edebtir.
Ve ekledi:
- Zira kibirlenecek neyin var ey insan? Gece gün Rabbine isyan edersin. Aslın bir damla su, sonun bir yığın topraktır. Yakında ölecek, kabirde çürüyecek, mahşerde hesaba çekileceksin.
Şöyle bitirdi:
- Öyleyse kendine gel ki, teneşir tahtasında bitecek yarın her şey.
|