Abdurrahman bin Muhammed hazretleri “rahmetullahi aleyh”, uzun bir yolculuğa çıkacaktı.
Gitmeden evvel çarşıya çıktı.
Az sonra bir miktar bez ile eve gelip çağırdı hanımını.
Hanım sordu:
- Nedir o elindeki?
- Bez aldım hanım.
- Niçin?
- Ben seferdeyken bir erkek evladımız dünyaya gelir ve aynı günde ölürse, ona, kefen olarak bu bezi kullanırsınız.
Böyle söyleyip çıktı yolculuğa.
Birkaç gün sonra bir erkek çocukları dünyaya geldi hakikaten.
Ve aynı gün vefat etti.
O bezi, kefen olarak kullandılar.
Müminin firaseti
Bir gün de, bağının meyvesini pazarda satmak için, birini vekil etmişti.
O kimse, meyveleri sattı.
Ama paranın bir kısmını gizledi bu Veli’den.
Onun bu hilesini anlayıp;
- Müminin firasetinden sakınınız. Zira o, Allah’ın nuruyla bakar, hadis-i şerifini okudu ona.
O kimse bunu duyunca ürperdi birden.
Zira sakladığı o paranın yılan şeklinde vücuduna girmeye çalıştığını fark etmişti.
Pişman olup, özür diledi.
Kızımı kime vereyim?
Bir gün de biri gelip;
- Bir şey danışacaktım, dedi.
- Buyur kardeşim.
- Evlenme çağında bir kızım var efendim. İsteyeni çok. Hangisine vereyim acaba?
Cevaben;
- Allah’tan korkana ver, buyurdu. Eğer kızını severse, ne âlâ. Sevmezse, Allah’tan korkar da zulmetmez hiç olmazsa.
- Allah razı olsun efendim.
|