Veysel Karani hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Resulullahın “aleyhisselam” aşkıyla yanıyordu.
Eshabı kiram, Efendimize “aleyhisselam”;
- Yâ Resulallah! O sizi bu kadar çok sever de, niçin görmeye gelmez? diye sordular.
Efendimiz “aleyhisselam” buyurdu ki:
- Bunun iki sebebi var. Birincisi, hallerine mağluptur. İkincisi ise yaşlı ve hasta bir annesi var ki, iki gözü de görmez. O, çobanlık yaparak aldığı ücret ile, bakıyor bu annesine.
Eshabı kiram;
- Biz onu görür müyüz? diye sordular.
Hazret-i Ali ile hazret-i Ömer’e “radıyallahü anhüma” bakarak;
- Siz Onu görürsünüz, buyurdu.
Hırkanızı kime verelim?
Efendimiz “aleyhisselam” ölüm hastalığında iken;
- Yâ Resulallah! Hırkanızı kime verelim? diye sordular.
Cevaben;
- Üveys-i Karni’ye verin! buyurdu.
Hazret-i Ali ile hazret-i Ömer, “radıyallahü anhüma” hırka ile Yemene gidip Üveysi “rahmetullahi aleyh” sordular.
Cevaben;
- Burada Üveys diye biri var ama sizin aradığınız o değildir, dediler.
- Neden?
- Çünkü o divanedir, tuhaf halleri var.
- Tamam, biz onu arıyoruz işte.
- İyi ama, o tek başına yaşar, aramıza gelmez. Kimse ile oturup sohbet etmez. Halk ağlasa o güler, herkes gülse o ağlar. Böyle garip biriyle sizin ne işiniz var?
İki büyük sahabi;
- Tam onu tarif ettiniz, dediler. Şimdi de yerini tarif edin bize.
- Şu tepeyi görüyor musunuz?
- Evet.
- İşte orada deve güdüyor.
Hemen o yere teşrif ettiler.
O esnada hazret-i Üveys “rahmetullahi aleyh” namaz kılıyor, develerini ise bir melek güdüyordu.
|