Ebül Hasen-i Şazili hazretleri “rahmetullahi aleyh”, kendisine bir üstad bulmak için memleketi Tunus’tan Irak’a gitmişti.
Orada Ebül Feth-i Vasıti adındaki bir Veli’den çok istifade etti.
Ancak o, zamanının en büyük âlimini arıyordu.
Maksadı, o en büyük âlimin huzur ve sohbetinde bulunarak, Allahü teâlânın rızasına ve sevgisine kavuşmaktı.
Kendi kendine;
“Aradığım o âlim, belki budur” diyerek, Ebül Feth hazretlerinin sohbetlerinden büyük zevk alıyordu.
Fakat bir gün Feth-i Vasıti hazretleri;
- Sen onu, buralarda arama, buyurdu. Senin aradığın âlim, kendi diyarındadır.
Bu ikaz üzerine Tunus’a döndü.
Ve orada kavuştu aradığına.
Mağarada yaşıyordu
O zat, Şerif Ebu Muhammed Abdüsselam adında bir büyük Veli olup, bir mağarada yaşıyordu.
Ebül Hasen, mağaranın bulunduğu dağa vardı.
Altındaki çeşmede abdest tazeledi.
Ve bin şevk ile tırmandı o dağa.
O da, Ebül Hasen’in gelmesini bekliyordu.
Mağaradan çıkıp, kapıda karşıladı onu.
Kendisine ismiyle hitab edip, tâ Resulullaha “aleyhisselam” kadar nesebini bir bir saydı ve;
- Ya Ebel Hasen! Tam bir ihtiyaç ile boş olarak bize geldin. Ve bizde ne varsa hepsini aldın, buyurdu.
O böyle söyler söylemez Ebül Hasen’in açıldı kalb gözü.
O andan itibaren koyuldu hizmetine.
Çok istifade etti.
Bir kâmil-i mükemmil oldu sonunda.
İnsanlar, her taraftan Ona koşuyorlardı artık.
Zira aradıklarını, Onun sohbetinde buluyorlardı.
|