Hazret-i Ömer Faruk, Selman-ı Farisi’ye,
Emir verip, İran’a gönderdi vali diye.
O, vali olduysa da İran’a her ne kadar,
Yine tevazu ile yaşardı orta karar.
Az şey ile geçinir, ederdi hep kanaat,
Sürerdi fakirane, gayet sade bir hayat.
Ve lakin biraz ağrı gelince bedenine,
Çağırıp, sordu bunu o yerin tabibine.
O dedi: (Bu illete, Şam kilimi iyidir,
Al da kullan evinde, gayet faidelidir.)
Tabibin tavsiyesi bu olunca kendine,
O kilimden bir adet alıp serdi evine.
Ve lakin dedi kodu yaptı bunu ahali,
Dediler ki: (Değişti valinin eski hali.
Önceden hiçbir şeyi bulunmazken elinde,
Şimdi Şam kilimleri serilidir evinde.
Bulamayan var iken bir ekmek dilimini,
O, nasıl kullanıyor hem de Şam kilimini?)
Sonra bu dedi kodu ulaştı Medine’ye,
Şikayet eylediler valiyi Halifeye.
Yazdılar ki: (Ya Ömer, gönderdiğin o vali,
Daha önce iyiyken, değişti şimdi hali.
Önceleri yaşarken tam kanaat içinde,
Şimdi Şam kilimleri bulunuyor evinde.)
Ne zaman ki Halife muttali oldu buna,
Selman-ı Farisi’yi çağırdı huzuruna.
Gayesi şu idi ki, öğrensin hakikati,
Yoksa o, valisine güvenirdi pek kati.
Vali emri alınca, binerek devesine,
Acele vasıl oldu Medine beldesine.
Emir-ül müminini görünce tâ öteden,
Devesinden inerek, yaklaştı Ona hemen.
Müsafeha ederek, arz etti ki: (Ya Ömer!
Affedin bendenizi, kusurum varsa eğer.)
Buyurdu: (Geldi bana, senden bazı şikâyet,
Nedir o Şam kilimi, hakikati beyan et.)
Dedi: (Hastalığıma iyi geldiği için,
Almıştım o kilimi, doğrusu budur işin.
Yoksa Resulullahın yolundan ayrılmadım,
Ayrılmam asla yine o yoldan tek bir adım.)
Halife memnun olup, buyurdu ki: (Ya Selman!
Sen de, benim hatamı duydunsa eyle beyan.)
Dedi: (Ben de duydum ki, halen zat-ı âliniz,
İki kat elbiseye birden malikmişiniz.
Peygamber-i zişânın tek elbise giydiği,
Zat-ı alinizce de malumdur gayet iyi.)
Dedi: (Evet, maliktim iki kat elbiseye,
Lakin verdim birini, daha muhtaç kimseye.
Sonra tövbe ederek, ettim ki şöyle niyaz,
Ya Rab, Resul yolundan ayırma beni biraz.)
|