Hüsameddin Ahmed ki, âlim ve veli bir zat,
Bir gün namaz hakkında şöyle etti nasihat:
Namaz kılmak, İslam’ın beş şartından biridir.
İbadetler içinde, hatta en mühimidir.
Zira buyuruyor ki Peygamber efendimiz:
(Çoluk çocuğunuza namazı öğretiniz.
Çocuk, yedi yaşına girince, ayrıyeten,
Namaz kılması için, emredin ona hemen.)
İmam-ı Gazali de buyurdu ki bir derste:
(Nefse ceza vermeli, her günahta elbette.
Eğer göz yumulursa, daha azar, şımarır.
Önüne geçilemez, tehlikeli hal alır.
Mesela haram yerse, aç bırakmalı biraz.
Harama baktı ise, mubaha baktırılmaz.)
Ebu Talha vardı ki sahabe-i kiramdan,
Namaz kılıyor idi bağ içinde bir zaman.
O ara güzel bir kuş, gelip kondu yanına.
Kaç rekat kıldığını, şaşırdı bakıp ona.
O da, kendi kendine dedi ki: (Bak ey nefsim!
Benim dünya malında, asla yok bir hevesim.
Rabbimin huzurunda ederken Ona taat,
Ondan gayri bir şeye edilir mi iltifat?
Madem ki düşüyorsun sen böyle bir hataya,
Ben de, tasadduk ettim bu bağı fukaraya.)
Amr bin Dinar vardı hem, evliyadan bir kişi.
Der ki: (Vefat etmişti, birinin kız kardeşi.
Defini müteakip, kardeşi eve varıp,
Baktı, para cüzdanı düşmüş ve olmuş kayıp.
Defnederken düşmüştür diyerek hemen sonra,
Birisini alarak, geldi aynı mezara.
Cüzdanı bulmak için, o kabri tekrar açtı.
Ve lakin çok feci bir şey ile karşılaştı.
Ateşler içindeydi mezarı kardeşinin.
Aklı gidecek oldu korkudan o kişinin.
Mezarı tekrar örtüp, koştu hemen evine.
Gördüğü hadiseyi, anlattı annesine.
Dedi: (Hangi günahı ederdi ki irtikab,
Kabirde, ateş ile olunur böyle azap?)
Dedi: (Namazlarını geciktiriyordu hep.
Azap olunmasına, bu haldir belki sebep.)
|