Gönül Sultanları.com >  Evliya Nasihatleri > Aradığın burdadır, gel hemen > Onu nasıl tanıdım?
Onu nasıl tanıdım?
Bu zatın bir sevdiği (Abdullah-ı Hacendi),
Vardı ki, bir vakayı anlatır şöyle kendi:

Der ki: Ben gençliğimde, bir rehber arıyordum.
Bir mürşidim olsa da, hizmet etsem diyordum.

İçimdeki bu arzu, dayanılmaz gibi hal,
Alınca, bulunduğum Hacend'den çıktım derhal.

Hakim-i Tirmizi’nin kabrine en nihayet,
Gelip, onun ruhundan istedim yardım, medet.

Sonra uyku bastırdı, uyudum o arada.
Heybetli iki kişi göründü o rüyada.

Onlardan bir tanesi, bana buyurdular ki:
(Ben, Hakim-i Tirmizi, Hızır’dır yanımdaki.

Sen, tâbi olmak için, kâmil mürşid ararsın.
Ve lakin hiç arama, burada bulamazsın.

Oniki sene sonra, Kasr-ı arifana git.
O mürşidi, orada bulursun sen o vakit.

Behaeddin Buhari gelecek ki o yerde,
İstifade edersin sen ondan fevkalade.)

Uykudan uyanınca, oradan döndüm geri.
Beklemeye başladım, o dediği rehberi.

Lakin iki kimseye rastladım ki sonra ben,
Salih zat oldukları, belliydi hallerinden.

Baktım, konuşuyorlar samimi ve ihlasla,
Diyorlar ki: (Bir insan, mürşitsiz olmaz asla.)

Benim merak ettiğim mevzu idi bu da tam.
Ben hemen yanlarına sokulup, verdim selam.

Dedim: (Olur musunuz siz bana rehber, delil?
Zira ben de ararım bir kâmil-i mükemmil.)

Dediler ki: (Bu şehrin falanca köyüne git.
Orada var şu anda, ehliyetli bir mürşit.)

Ben bunu öğrenince, ayrılarak o yerden,
O dedikleri köye, acele gittim hemen.

O zatın huzuruna, edeple girdim, fakat,
Göstermedi o bana, hiç ilgi ve iltifat.

Evliyadan olduğu, belliydi her halinden.
Lakin merak ettim ki, bakmıyor bana, neden?

Yanında bir de oğlu vardı ki bu kişinin,
O da vardı farkına, en nihayet bu işin.

Dedi ki: (Sizin için geldi de şimdi bu zat,
Ne için kendisine etmezsiniz iltifat?)

Bu suale cevaben, dedi ki: (Ey evladım!
Onun, bizden nasibi yoktur ki, ne yapayım.

Behaeddin Buhari gelir ki Buhara’da,
O, onun talebesi olacaktır orada.)

Ben ondan da ayrılıp, bekledim bir kaç sene.
Sonra gittim oradan, Buhara beldesine.

Huzuruna girince, beni görüp sevindi.
Buyurdu ki: (Hoş geldin, ey Abdullah Hacendi!

O oniki senenin bitmesine ve lakin,
Daha üç gün var idi, sen biraz erken geldin.)

Sohbetinin tesiri, belli oldu halimden.
Dünya muhabbetini çekip aldı kalbimden.

Onun himmeti ile, iyi oldu her halim.
Hatta kısa zamanda, açıldı hemen kalbim.

www.gonulsultanlari.com