Gönül Sultanları.com >  Evliya Nasihatleri > Şimdi bulunan gibi, gelmemiştir dünyaya > Hocası ayağa kalktı
Hocası ayağa kalktı
Bir gün Seyyid Fehim’in talebesinden olan,
Abdülhakim Efendi, Arvas’a oldu revan.

Maksadı, üstadını eylemekti ziyaret.
Başkale’den, at ile çıkıp geldi nihayet.

Velakin Seyyid Fehim onu gördüğü vakit,
Buyurdu ki: (Hiç durma, acele Hoşab’a git.)

Hocasının emrine, derhal (Peki) diyerek,
Dönüp gitti, hiçbir şey sual eylemeyerek.

Sadece yine onun bir talimatı ile,
Atını değiştirip, gitti başka at ile.

Ve yolda düşündü ki: Bu büyüklerin, elhak,
Her yaptığı işleri, hikmetlidir muhakkak.

Hoşab’a gitmemin de, elbet vardır hikmeti.
Gidince araştırır, anlarım vaziyeti.

Biraz sonra Hoşab’a vasıl oldu nihayet.
Gördü ki, ağa, halka verecek bir ziyafet.

Daha araştırınca, öğrendi ki şunları:
Ağanın damı çökmüş ve ölmüş koyunları.

Yirmi koyun ölerek, leş olunca bir anda,
Şöyle plan düşünmüş, o insafsız ağa da:

Hakikat-ı ahvali herkesten gizleyeyim,
O etlerle, şu halka bir ziyafet vereyim.

Mırdar olduklarını nereden bilecekler.
Ziyafet var deyince, severek yiyecekler.

Hem değerlenmiş olur, leş olan koyunlarım.
Hem de halkın içinde, çoğalır itibarım.

O böyle düşünerek, yüzdürmüş o leşleri.
Ve pişirmek üzere, yaktırmış ateşleri.

Henüz halk toplanmadan ağanın davetine,
Abdülhakim Efendi geldi vaka yerine.

Vaziyete el koyup, toplattı o etleri.
Ve Hoşab deresine döktürdü yemekleri.

Yaptığı hileyi de, anlatıp zaptiyeye,
Attırdı o ağayı, derhal hapishaneye.

Hoşaba gelmesinin anlaşıldı hikmeti.
İşte Seyyid Fehim’in o günkü kerameti.

Bir de Ali Efendi diye Müks’lü bir zat,
Şöyle bir hadiseyi anlattı kendi bizzat:

Seyyid Fehim Efendi, üstadını görmeye,
Arvas’tan, zaman zaman gidiyordu Nehri’ye.

Yine bir defasında, Nehri’ye gitti bir gün.
Girip huzurlarına oturdu o büyüğün.

Velakin Seyyid Fehim, girer girmez odaya,
Üstadı Seyyid Taha hemen kalktı ayağa.

Bir başka talebe de, odada vardı yine.
Üstadının kalkması, gitti çok garibine.

Zira Seyyid Fehim’in, küçüktü yaşı daha.
Hocası oluyordu onun hem Seyyid Taha.

O böyle düşünürken, Seyyid Taha o zaman,
Buyurdu ki: (Ey filan, öyleyse kalk da şu an,

Koltuğunun altından, bir bak Seyyid Fehim’in.
Sonra haber ver bize, ne görüyor gözlerin?)

(Peki!) deyip yapınca, üstadının emrini,
Gördü kolu altından, Cennet nimetlerini.

Öyle düşündüğüne pişman olup bin defa,
Böyle yanlış bir fikre, saplanmadı bir daha.

www.gonulsultanlari.com