Ahmed-i Namıki’yi, Herat’ta bir gün yine,
Abdullah-i Ensari, davet etti evine.
Tam çıkıyorlardı ki, durdu bu mübarek zat.
Buyurdu: (Beklememiz gerekiyor bir saat.
Zira dertli bir yolcu, geliyor bize şu an.
Gelir de bulamazsa, üzülür o Müslüman.)
Hakikaten aradan geçince tam bir saat,
Hanım ve çocuğuyla, geldi bir Müslüman zat.
Dedi: (Biz, filan yerden, buraya geliyoruz.
Size, bir derdimizi arz etmek istiyoruz.
Şöyle ki, verdi Allah bize hayli varidat,
İhsan etti ayrıca, bir tek de erkek evlat.
Yoktur bu oğlumuzdan başka bir evladımız.
Lakin bu da a’madır, işte budur acımız.
Gösterdik çok tabibe, dolaştık diyar diyar.
Lakin buna, hiçbiri, çare bulamadılar.
İşte bu maksat ile geldik huzurunuza.
Ki, dua edesiniz bu a’ma yavrumuza.)
Ahmed Namıki Cami, dinleyip o geleni,
Buyurdu: (Çok isterdim, yapayım dileğini.
Lakin ölü diriltmek ve a’ma gözü açmak,
İsa Nebiye ait bir mucizedir ancak.
Ahmed kim oluyor ki, ondan, öyle bir dua,
Almak için, uzaktan geldiniz tâ buraya?)
Lakin sonra üzülüp, daldı bir tefekküre.
Buyurdu: (O çocuğu, getirin bu fakire.)
Getirdiler çocuğu, bir hayli sevinerek.
Çocuğu, tam önüne oturtup o mübarek,
İki baş parmağını, sürerek gözlerine,
Buyurdu ki: (Açılın Allah’ın izni ile!)
O anda şifa verdi, çocuğa cenâb-ı Hak.
Ve görmeye başladı, herşeyi net olarak.
Babası çok sevinip, dedi ki: (Ey efendim!
İnanın sanki şu an, dünyalar oldu benim.
Merakım şu ki fakat, biz dua isteyince,
Niçin dua etmekten çekindiniz ilk önce?
Ahmed kim oluyor ki dua etsin dediniz.
Hikmeti ne idi ki, sonra dua ettiniz?)
Buyurdu ki: Doğrudur, öyle demiştim size.
Lakin o an Rabbimiz, ilham etti ki bize:
(Ey Ahmed, ölüleri İsa mı diriltmişti?
Körleri, dilsizleri, o mu iyi etmişti?
Biz ihsan eylemiştik şifayı onlara hep.
Buna da şifa için, seni biz kıldık sebep.
Onun için ey Ahmed, sen dua et bir defa.
Elbette biz veririz, buna dahi bir şifa.)
Böyle ilham edince bu fakire Rabbimiz,
Biz de dua eyledik, yoksa değil haddimiz.
|