Bin ikiyüz yetmişüç senesinde Mevlana,
Yakalandı nihayet ölüm hastalığına.
Hemen başkalarına olan kul borçlarını,
Birisiyle gönderip, beklemedi yarını.
(Biz hediye etmiştik) diyen oldu ise de,
Asla kabul etmeyip, ödedi hepsine de.
Buyurdu ki: (Kul hakkı, mühimdir hakikaten.
Çok şükür ki kurtulduk şimdi bu tehlikeden.)
Hocası Sadreddin-i Konevi hazretleri,
Ve yanında Konya’nın ileri gelenleri,
Hastalığını duyup, ziyarete geldiler.
Yanında oturarak, teselli eylediler.
Dediler ki: (İnşallah afiyet bulursunuz.
Zira siz, bu zamanda âlemin ruhusunuz.)
Buyurdu: (Allah size versin sıhhat, afiyet.
Zira bizim işimiz, artık buldu nihayet.
Bu dünya âlemiyle kalmadı bir ilgimiz.
Allah’a kavuşmaktır, en büyük ümidimiz.)
Daha sonra toplayıp, cümle talebesini,
Bildirdi her birine, en son vasiyetini.
Buyurdu: (Ben ölünce, hocamız gitti diye,
Üzülüp, kapılmayın sakın ümitsizliğe.
Her hangi sıkıntıya düşerseniz siz eğer,
Beni hatırınıza getirin, size yeter.
Bi-iznillah hemence, yanınızda olurum.
Size, o sıkıntıda yardımda bulunurum.
Karada, denizlerde, olsanız her nerede,
İmdadınızı duyar, yetişirim yine de.
Şimdi beni dinleyin, açın kulağınızı.
Size, tavsiyelerde bulunacağım bazı.
Gizli ve aşikâre hayâ edin Allah’tan.
Büyük küçük, sakının her haram ve günahtan.
Az yiyip, az uyuyun, hem de az konuşunuz.
Her gece namaz kılıp, gündüz oruç tutunuz.
Cahil kimseler ile, olmayın dost ve ahbap.
Onları, kendinize eylemeyin muhatap.
Hep iyi insanlarla beraber oturunuz.
Ya hayır söyleyiniz, veyahut da susunuz.
Sabredin insanların eza ve cefasına.
Faideli olmaya uğraşın her insana.
Türbe yapacaksanız siz kabrime sonradan,
Kubbesi yüksek olup, gözüksün uzaklardan.
Zira benim türbemi, bir kimse görse bilfarz,
Beni vesile edip, eylese dua, niyaz,
Ben dahi yalvarırım olsun diye o işi.
Elbette muradına nail olur o kişi).
|