Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, bir gün sordu eshabına:
- Bugün oruçlu olanınız var mı?
Hazret-i Ebu Bekir “radıyallahü anh” cevap verdi:
- Evet ya Resulallah, ben oruçluyum bugün.
Ardından şöyle sordular:
- Cenazede bulunanınız var mı?
Yine o cevap verdi:
- Evet, ben bulundum ya Resulallah.
Üçüncü olarak sordular:
- Peki, bir fakir doyuranınız oldu mu?
Yine o cevapladı:
- Evet, ben doyurdum ya Resulallah.
Son olarak sordular:
- Hasta ziyaret edeniniz var mı?
Yine o cevap verdi:
- Evet, ben ziyaret ettim ya Resulallah.
Peygamber efendimiz aleyhisselam çok memnun olmuştu.
Ona sevgiyle bakıp;
- Ebu Bekir, sualsiz Cennete girecektir, buyurdular.
Kim yemek yedirir?
Bir gün de Peygamber efendimiz aleyhisselam;
- Ey eshabım! Hanginizin evinde yemek varsa, eshab-ı soffadan birkaçını evine götürüp yemek yedirsin, buyurdular.
Eshab-ı soffa, hiç dünyalığı olmayan fakir sahabilerdi.
Hazret-i Ebu Bekir “radıyallahü anh”;
- Baş üstüne ya Resulallah! dedi.
Ve koştu o fakirlerin yanına.
Ve kaç kişi varsa, hepsini götürdü evine.
Sofraya oturup yemeye başladılar.
Ancak garip bir şey oluyordu.
Şöyle ki, yemek yendikçe artıyordu.
Tam doyuncaya kadar yediler.
Yemek, azalacağına çoğalmıştı.
Eshab-ı soffa, teşekkür edip ayrıldılar.
Hazret-i Ebu Bekir’in hanımı yemeğin bitmediğini görünce hayretle sordu:
- Misafirler yemek yemediler mi?
- Yediler.
- Ama hiç azalmamış.
- Evet, hatta çoğaldı bile.
- Hikmeti nedir?
- Resulullah efendimizin bereketidir.
Eğer dost edinseydim
Bir gün Resulullah efendimiz aleyhisselam;
- Bana kim bir iyilik yaptıysa, karşılığını verdim, buyurdular. Yalnız Ebu Bekir müstesna. Onun yaptığı ihsanların karşılığını vermekten aciz kaldım. Onun mükafatını Rabbimiz Cennette verecek inşallah.
Bir gün de;
- Bana, Ebu Bekir’in malı gibi, hiç kimsenin malı faydalı olmadı. Eğer Allah’tan başka dost edinseydim, Ebu Bekri dost edinirdim, buyurdular.
Ne şeref!
|