Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, Mekke fethinden bir yıl önce, bindörtyüz sahabiyle Mekke’ye geldiler.
Ömre yapacaklardı.
Ama müşrikler engel olup;
- Sizi Mekke’ye sokmayız! dediler.
Efendimiz aleyhisselam, asıl niyetlerini öğrenmek için hazret-i Osman’ı çağırıp;
- Var git. Niyetlerini öğren! buyurdu.
Hazret-i Osman;
- Baş üstüne ya Resulallah, dedi.
Ve vardı Kureyşin yanına.
Müşrikler sordular ona:
- Ya Osman! Niçin geldiniz?
- Kâbe’yi ziyaret edeceğiz.
Sertçe cevapladılar:
- Hayır, buna izin vermeyiz!
Sonra yumuşadılar:
- Ama istiyorsan, sen ziyaret edebilirsin.
Hazret-i Osman “radıyallahü teâlâ anh” başını kaldırdı:
- Hayır. Resulullah ziyaret etmezse, ben de etmem!
Bu sözüne kızıp, tutukladılar kendisini.
Resulullah efendimiz aleyhisselam çok üzüldüler.
Ve hemen cenge karar verdiler Kureyşle.
Bindörtyüz sahabi, bir anda kenetlenmişti.
Resulullah efendimize; “Ölmek var, dönmek yok!” diye söz verdiler. Ve tek tek biat ettiler Efendimiz aleyhisselamla. İşte “Biat-ı Rıdvan” budur.
Peki, ya Hazret-i Osman?
O da mahrum kalmadı bu biattan.
Zira Efendimiz aleyhisselam, sol elini havaya kaldırıp;
- Bu, Osman’ın elidir! buyurdular.
Ve sağ eliyle sol elini tutup, onun yerine biat ettiler.
Ne şeref!
O içeri girince…
Bir gün de Efendimiz aleyhisselam, hazret-i Aişe validemizin evinde istirahat ediyorlardı.
Mübarek eteğini yukarı kaldırmış, dizden aşağısı görünüyordu.
Az sonra hazret-i Ebu Bekir geldi.
O hallerini değiştirmediler.
Birazdan hazret-i Ömer geldi.
Yine bozmadılar hallerini.
Derken hazret-i Osman girdi içeri.
Derhal toparlandılar.
Ve indirdiler eteklerini.
Bu hâl, hazret-i Aişe validemizin garibine gitmişti.
Sordu hemen:
- Neden böyle yaptınız ya Resulallah?
Cevaben;
- Osman’dan melekler hayâ ediyor. Ben etmeyeyim mi? buyurdular.
|