Bir gün Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” evinde oturuyordu ki, hazret-i Osman’ın “radıyallahü teâlâ anh” bir hizmetçisi geldi huzura.
Hediye olarak dört deve yükü buğday getirmişti.
Efendimiz aleyhisselam sordular:
- Nedir bunlar?
- Efendimin hediyesidir ya Resulallah.
Efendimiz aleyhisselam;
- Peki, efendine selam söyle! buyurdular.
Ve hizmetçinin yanında o buğdayın tamamını Muhacirlere taksim ettiler.
Hizmetçi geri geldiğinde sordu Hazret-i Osman:
- Resulullah ne yaptı buğdayları?
- Tamamını muhacirlere dağıttı efendim.
- Peki, dört deve yükü daha götür! buyurdu
Hizmetçi;
- Baş üstüne, dedi.
Ve götürüp arzetti buğdayları.
Resulullah efendimiz aleyhisselam hizmetçiye teşekkür edip;
- Peki, efendine selam söyle, buyurdu.
Ve o buğdayları da Ensara dağıttı tamamen.
Hizmetçi gelince hazret-i Osman sordu yine:
- Resulullah ne yaptı buğdayları?
- Hepsini Ensara dağıttı efendim.
- Pekala, dört deve yükü daha götürüver! buyurdu
Hizmetçi;
- Baş üstüne, dedi.
Ve emri yerine getirdi.
Resulullah efendimiz aleyhisselam sordu hizmetçiye:
- Efendinin ne kadar buğdayı kaldı?
- Hiç kalmadı ya Resulallah.
Allah’ın Sevgilisi o kadar duygulandı ki, açtı mübarek ellerini;
- Ya Rabbi! Kim bana bir iyilikte bulunduysa, az çok karşılığını verdim. Lakin Osman’ın ihsanlarından aciz kaldım, diye arzetti.
O anda Cibril-i emin geldi ve;
- Ya Resulallah! Cenâb-ı Hak; “Biz Osman’dan razı olduk ve onu ahiret hesabından muaf kıldık” buyuruyor, diye arzetti.
Osman’ı sana havale ettim
Bir gün de yedi tabağı, silme “Altın”la doldurdu.
Bunları yedi hizmetçisinin ellerine verip;
- Bunları Resulullaha götürünüz! diye emretti.
Hizmetçiler;
- Baş üstüne! dediler.
Ve götürüp arzettiler.
Resulullah efendimiz aleyhisselam çok memnun oldu ve,
- Peki, efendinize selam söyleyin! buyurdular.
Ama ayrılıp gitmiyordu hizmetçiler.
Efendimiz aleyhisselam sordu:
- Başka bir şey mi var?
Arzettiler ki:
- Ya Resulallah! Efendimiz, bizleri de tabaklarla birlikte hediye etti size.
O Server “aleyhissalatü vesselam”, o kadar memnun oldular ki, ellerini açıp;
- Ya ilahi! Osman’ı sana havale ediyorum, buyurdular.
|