Kastamonu Evliyasından Pir Fethullah Efendi’ye "rahmetullahi aleyh", bir gün;
- Efendim, bize “Namaz”dan bahseder misiniz, dediler.
Şunu anlattı onlara:
Ebu Bekri Sıddık “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki:
- Beş namaz vakitleri gelince, melekler; Ey Adem oğulları, kalkınız! İnsanları yakmak için hazırlanmış olan ateşi, namaz kılarak söndürünüz, derler.
Şöyle devam etti:
- Bir hadis-i şerifte de; “Mümin ile kâfiri ayıran fark, namazdır” buyuruldu. Yani, mümin namaz kılar, kâfir, kılmaz. Münafıklar ise, bazen kılar, bazen kılmaz.
Ve ekledi:
- Abdullah ibni Abbas da diyor ki:
Resulullah efendimiz aleyhisselamdan işittim; “Namaz kılmayanlar, kıyamet günü, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulacaklardır” buyurdu.
Sordular:
- Namaz kılmak, imandan mıdır efendim?
- Hayır. Ehl-i sünnet alimleri, sözbirliğiyle; “İbadetler imandan parça değildir” buyurdu. Fakat namazda söz birliği olmadı. Birçok büyük alimler; “Bir namazı bile bile kılmayan kimse, imanını kaybeder” dediler.
- Yani namaz kılmayan kâfir mi olur efendim?
- Olabilir. Eğer hiç özrü yokken kılmıyor, kılmadığı için üzülmüyor, kaza etmeyi düşünmüyor, azabından da korkmuyorsa, o zaman imanı gider.
Sordular:
- Ya üzülürse efendim?
- Üzülürse, imanı gitmez. Aman kardeşlerim! Bir namazınızı kaçırmayın ve gevşek kılmayın, seve seve kılın!
Sonra şunu anlattı:
Salihlerden biri, şeytanı görüp;
- Senin gibi melun olmak istiyorum, ne yapayım? diye sordu.
İblis sevinip;
- Benim gibi olmak istersen, namaza önem verme ve doğru yalan, her şeye yemin et! dedi.
Bunun üzerine o kişi;
- Hiçbir namazı bırakmayacağım ve artık yemin etmeyeceğim, dedi.
Kalb kırmak haramdır
Bir gün de talebeleriyle sohbet ederken;
- Çocuklar, kalb kırmak haramdır, sakın kalb kırmayın, buyurdu.
Ve şöyle devam etti:
- Nefsinize istediğinizi söyleyin. Alçak deyin, fasık deyin. Ama kimseyi incitmeyin. Çünkü gönül, Allahü teâlâya çok yakın olup, yaratılışta mis gibi temiz ve sağlıklıdır. Onu, sonra düşmanlar hasta etmiştir.
Gencin biri sordu:
- O hangi düşmanlar hocam?
- Nefs, şeytan ve kötü arkadaşlar.
Sordu yine:
- Bunlardan korunmanın çaresi yok mu efendim?
- Var tabii. Hem de tek çaresi var.
- O nedir efendim?
- İyilerle beraber olmaktır.
|