Oğul Paşa "rahmetullahi aleyh", Balıkesir-Bigadiçe bağlı, İskele kazasında yatan bir Allah dostu.
Bir gün sevenlerine buyurdu ki:
- Hayat, hayaldir. Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz. Dün öldü. Yarın henüz doğmadı. Öyleyse bugünü değerlendirin.
Ve şöyle bitirdi:
- Her günü, “Son gününüz” bilin. Böyle olan kimse, Allah’tan korkar, günah işleyemez.
Doğan çocukları ölüyordu
O devirde bir kadının doğan çocukları yaşamıyor, ölüyordu hemen.
Kadıncağız çok üzülüyordu.
Bir gün, kendi kendine;
“Eğer bu doğacak çocuğumuz yaşarsa, onu, büyüdüğünde Oğul Paşa’nın hizmetine vereceğim” dedi.
Yani onu, doğmadan nezretti bu zata.
Ve bir kız çocuğu oldu.
Ama kambur ve topaldı yavrucak.
Büyüdüğünde, annesi bir gün tuttu kızın elinden, götürdü bu zata.
Yaptığı nezri söyleyip;
- İşte, o çocuk bu. Ama gördüğünüz gibi sakattır, dedi.
Oğul Paşa;
- Üzülme! buyurdu. Allahü teâlâ her şeye kadirdir. Dilerse, bu yavruya da şifa verir.
Ve kaldırdı ellerini.
- Ya Rabbi! Bu çocuğa sıhhat ver de düzelsin bu sakatlıkları, diye yalvardı.
O anda iyileşti çocuk.
Kamburluk ve topallığından eser bile kalmadı.
Kalbin gıdası nedir?
Bir gün de biri gelip;
- Kalbin gıdası nedir efendim? diye sordu.
Cevabında;
- İlimdir, buyurdu. Ama her bilgi bir vebaldir insana.
Soran kişi şaşırdı.
- Her bilgi vebal midir efendim?
- Evet. Ama bu vebalden kurtulmak mümkün. Bildiğiyle amel eden, kurtulur vebalden. Ama o da yetmez. Çünkü amel de ihlasla yapılması lazım.
Adam sordu:
- Ya ihlasla yapılmazsa hocam?
- O zaman hiçbir faydası olmaz. “Eski paçavra” gibi sahibinin suratına çarpılır.
|