Ali el-Hariri "rahmetullahi aleyh", Şam’da yetişen büyük Velilerdendir.
1247 de Şam’da vefat etti.
Aynı mahallede oturan bir aile vardı o devirde.
Ancak evleri ahşap ve eskiydi.
Bir akşam üzeri evde oturuyorlardı ki, aniden bu mübarek zat peydah oldu karşılarında.
Onlara bakıp;
- Çabuk evden çıkın! dedi.
Ve kayboldu gözden.
Adam ve hanımı hemen kalkıp dışarı fırladılar.
Ancak şaşırmışlardı.
Birbirlerine bakıp;
“Hayırdır inşallah!” dediler. “Rüya mı gördük? Hayal miydi yoksa?”
Onlar böyle konuşurken çatırtılar gelmeye başladı duvarlardan.
Gittikçe arttı.
Ve koca ev yıkıldı birden.
Onlar, hadiseyi hayret içinde seyredip sonra koştular bu zatın huzuruna.
Olanları anlatacaklardı ki, büyük Veli;
- Geçmiş olsun! buyurdu. Gelen, mala gelsin, size bir şey olmadı ya?
Onlar;
- Sayenizde olmadı hocam, dediler.
Ve teşekkür edip ayrıldılar huzurundan.
Üç şeyi yaparsanız
Bir gün de şunu anlattı cemaate:
Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh”, sahabeye;
- Şu üç şeyi yaparsanız mahvolursunuz! buyurmuş.
Sormuşlar:
- Onlar nedir ey Halife?
Buyurmuş ki:
- Birincisi, Eshab olmak şerefinden daha üstün bir şeref ararsanız, ikincisi, dini dünya menfaatlerine alet ederseniz, üçüncüsü de dünyalığı, dünya için isterseniz.
Kimseyi ayıplamayın!
Bir gün de sohbetinde;
- Kimseyi ayıplamayın, buyurdu. Yoksa aynı hatayı siz de işlersiniz.
Ve ilave etti:
- Hadis-i şerifte; “Bir kimse bir Müslümanı, tövbe ettiği bir kusurundan dolayı ayıplarsa, o kimse o kusuru işlemeden ölmez” buyuruluyor.
Müslümanlık nedir?
Bir gün de;
- Müslümanlık kısaca nedir efendim? diye sordular bu zata.
Cevabında;
- Müslümanlık, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına saygılı olmak ve Onun mahluklarına acımaktır.
Sordular yine:
- Peki efendim, Müslümanın şiarı nedir?
- Güler yüz, tatlı dildir.
- Ya münafıklarınki hocam?
- Onlar, çatık kaşlı ve asık suratlı olurlar.
|