Hoca Seyfeddin Efendi "rahmetullahi aleyh" Manisa-Kula’da medfun bir Allah dostu.
Bir gün, biri geldi bu zatın yanına ve;
- Hocam, maddi sıkıntı içindeyim. Ne olur, bana biraz yardım edin, diye rica etti.
Mübarek zat, bir zengine gönderdi onu:
- Falana git. Benim selamımı söyle. Sana şu kadar borç versin. Eline geçince ödersin sonra.
Adam memnun olmuştu.
- Allah razı olsun! dedi.
Ve sevinçle çıktı huzurdan.
Hazırlanıp düştü yola.
Fakat yolda değiştirdi fikrini.
Kendi kendine; “Niye ödeyecekmişim. Hiç de ödemem. Parayı alır almaz kaybolurum ortadan” diye düşündü.
Şeytana uymuştu.
Bu fikirle geldi zenginin kapısına.
Tam girecekti ki, iki kişi çıktı içerden.
Bunlar, Hoca Seyfeddin Efendi’nin gönderdiği kimselerdi.
Ondan önce gelip;
- Sakın filan adama para verme! diye tembih etmişlerdi o zengine.
Onlar çıkınca, bu girdi içeri.
Zengin onu görünce astı suratını:
- Buyur, ne istiyorsun?
- Beni Hoca Seyfeddin Efendi gönderdi. Size selamı var.
- Niçin gönderdi?
- Biraz paraya ihtiyacım var da. Siz verebilirmişsiniz.
Zengin, başını olumsuzca iki yana salladı.
- Param yok kardeşim. Kusura bakma.
Adam hiç böyle bir cevap beklemiyordu.
O hırsla gelip neticeyi bildirdi bu Veliye:
- Beni o zengine gönderdiniz ama hiçbir şey vermedi.
- Neden vermedi acaba?
- Bilmiyorum.
Mübarek acı acı gülümsedi:
- Biz, hainlerle alışveriş yapmayız kardeşim! Niyetini değiştirmeseydin, verirdi elbette.
Adam anlamıştı hatasını.
Bin pişmandı öyle düşündüğüne.
- Haklısınız, dedi.
Ve elini öpüp, özür diledi bu büyük Veliden.
|