Anadolu Velilerinden İsmavlı Dede "rahmetullahi aleyh" zamanında, yeterince bilgisi olmayan bir hoca vardı ki, ehliyeti olmadığı halde dini kitaplar yazıyor ve bunları satarak para kazanıyordu.
Bu hoca, bir gün geldi bu zatın sohbetine.
“Bakayım ne anlatıyor?” diyordu içinden.
Oturdu bir köşeye.
O girince, büyük Veli mevzuyu değiştirip;
- Dünyada en zor iş nedir, biliyor musunuz? diye sordu cemaate.
Cevaben;
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- En zor iş, din kitabı yazmaktır. Yani İslam’ı anlatmaktır insanlara.
Sordular:
- İslam’ı anlatmak neden zordur efendim?
- Çünkü mesuliyetli iştir. İyi bilmeden söyler ve yazarsa, insanları yanlış yönlendirip günah işlemelerine sebep olabilir. Hem sonra bu iş, yalnız “Allah rızası” için olmalıdır. Eğer içinde ufak bir dünya menfaati yatıyorsa, zehir olur her kelimesi.
Ve izah etti:
- Yani para için yazılmışsa, okuyana zarar verir. Hatta yazdıkları doğru olsa da zararlıdır. Çünkü dinden para kazanılmaz.
Sordular:
- Efendim, hem dini anlatsa, hem de para kazansa, olmaz mı?
- Hayır. Çünkü İslamiyet’te türlü kazanç yolları vardır. Ticaret, ziraat, sanat ve memuriyet gibi. Bunların hiçbirini yapamıyorsa, dilenebilir. Onu da yapamıyorsa, o zaman yazdığı din kitabından cüzi bir kâr alması caiz olur. Hani ölmeyecek kadar.
Adam bu konuşmaları işitince anladı hatasını.
Vazgeçti hemen o işten.
Haddini bildi.
Ve başka yoldan sağladı geçimini.
Mümin için en kötü hâl
Bir gün de bu zata;
- Efendim, bir mümin için en kötü hâl nedir? diye sordular.
Cevabında;
- Yanına rahat gidilmemesidir, buyurdu.
Ve izah etti:
- Yani bir kişi, bir arkadaşının yanına, korkarak, çekinerek gidiyorsa, bu hâl, onun için çok tehlikelidir.
- Ne tehlikesi efendim?
- Onun “Son nefesi”nden korkulur.
- Neden böyle tehlikeli efendim?
- Çünkü bu hali Müslümanın tarifine dokunur. Büyüklerimiz, “Müslüman, hasreti çekilen insan demektir” buyuruyorlar.
|