Balıkesir Velilerinden Muhyiddin-i Rumi "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin bir komşusu, bir gün bu zatın huzuruna gelerek;
- Efendim, duanızı almaya geldim, dedi.
Büyük Veli;
- Hayırdır, buyurdu. Ne için?
- Bir çocuğumuz olacak da efendim.
Mübarek zat gülümsedi:
- Bir mi, yoksa iki mi?
Adamcağız şaşırdı:
- Herhalde bir hocam.
- Her şeyin doğrusunu Allah bilir kardeşim. Hayırlısı olsun.
Adam, bu konuşmalardan ikiz bebeklerinin olacağını tahmin etmişti.
- Efendim, iki çocuğumuz olursa, isimlerini Ali ve Mehmet koysak, olur mu?
Büyük Veli gülümsedi yine:
- İstersen biri Ali olsun, öbürü Fatıma.
Adam daha çok şaşırdı.
Elini öpüp ayrıldı huzurundan.
Üç gün sonra doğum oldu.
Hakikaten ikiz doğdu bebekler.
Biri oğlandı, öteki kız.
Ali ve Fatıma koydu isimlerini.
Ruhun gıdası, vermektir
Bu zat, bir günkü sohbetinde;
- Kardeşlerim, bedenin gıdası yemek, ruhun gıdası ise vermektir, buyurdu.
Ve izah etti.
- Yani beden yemekten, ruh ise vermekten zevk alır.
Sordular:
- Peki ne vereceğiz efendim?
- Ne olursa. Parası olan para, ilmi olan ilim.
- Ya verecek bir şeyimiz yoksa hocam?
- O zaman bir gülücük olsun verin. Güler yüz göstermek, sadakadır çünkü.
Çocuğumuz olmuyor
Bir gün de bir komşusu gelip;
- Efendim, on yıllık evliyiz. Fakat çocuğumuz olmuyor. Bize ne tavsiye edersiniz? diye dert yandı bu zata.
Cevaben;
- Tövbe istiğfar edin, buyurdu.
Adam şaşırdı.
- Niye tövbe edelim ki hocam?
- Siz çocuk istemiyor musunuz?
- Hem de çok.
- Öyleyse tövbe edin, diyorum.
- Hiçbir şey anlamadım efendim.
- Anlamayacak bir şey yok komşu. Tövbe istiğfar, her derdin dermanıdır. Her kapıyı açar. İnşallah çocuğunuz da olur. Cenâb-ı Hak; “İstiğfar ederseniz, imdadınıza yetişirim” buyuruyor.
|