Irak’ta yetişen büyük Velilerden Ebu Bekir El Betaihi "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin bir âdeti vardı ki, misafirsiz yemeğe oturmazdı.
Yakınları bir gün;
- Efendim, görüyoruz ki misafirsiz yemeğe oturmuyorsunuz. Hikmeti nedir? diye sordular.
Cevaben;
- Misafirle yenen yemekten, kıyamette sual sorulmayacak da ondan, buyurdu. Ayrıca misafir, bereket getirir o eve.
Üstelik de çok ikram ederdi mübarek zat.
Evde ne varsa çıkarırdı önlerine.
Bir gün yine;
- Pek çok ikram yapıyorsunuz efendim, dediler.
- Evet öyle, buyurdu.
- İyi de malınız azalıyor efendim.
- Malım azalıyorsa, ömrüm de bitiyor.
- Hani birazını saklasanız diyoruz?
Buyurdu ki:
- Mal, saklamak için değil, harcamak içindir kardeşlerim. Bırakıp gideceğime, Allah yolunda harcarım daha iyi.
Dünya nedir?
Bir gün de sevdikleriyle sohbet ediyordu ki;
- Efendim, dünya nedir? Dünya denince neyi anlayacağız? diye sordular.
Cevabında;
- Dünya, kısaca haram ve günahlardır, buyurdu. Ancak niyet önemlidir burada. Mesela namaz kılmak bir ibadettir değil mi?
- Evet efendim.
- Bir kimse Allah için değil de dünyalık bir menfaat elde etmek için namaz kılarsa, günah olur. Yani dünya olur.
Ve ekledi:
- Dünyalık bir iş de, “Allah için” yapılırsa, ahiret işinden sayılır.
En mühim iş
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- En mühim iş, son nefeste imanla gitmektir, buyurdu. Yaptığımız ibadetler de, hep bunun içindir zaten.
Bir müddet sessiz kaldıktan sonra;
- “Ah yalan dünya!” buyurdu. “Cenâb-ı Hak dünya için “Meta-ül gurur” buyuruyor.
Sordular:
- O ne demek efendim?
Buyurdu ki:
- Hani tencereyi tutmaya yarayan bez vardır ya, “Meta-ül gurur” odur işte.
|