Balıkesir’de yetişen Velilerden Tekir Dede "rahmetullahi aleyh", bir gün talebesiyle dolaşırken küçük bir fidanlığa geldiler.
Fidanlığın ortasında, Velilerden birinin kabri vardı.
Mübarek zat oraya gelince durup, o kabri gösterdi ve;
- Burada, Allah dostlarından biri yatıyor, buyurdu. Dün gece kendisini rüyada gördüm. Beni yanına çağırdı.
Gençler merak ettiler:
- Hayırdır inşallah! hocam. Tabiri nedir acaba?
- Her halde ecelim yakın çocuklar.
Gençler üzüldüler:
- Allah gecinden versin efendim.
- Takdir neyse o olur, buyurdu. Ölürsem, beni bu zatın yanına defnediniz!
Ne diyeceklerini bilemediler.
Üzüntü içinde;
- Aman hocam, dediler. Cenâb-ı Hak sizi başımızdan eksik etmesin. İnşallah daha çok yaşarsınız.
- Hayır çocuklar, buyurdu. Siz hemen bu zatın yanında bir kabir kazın benim için.
Talebeler şaşkın halde birbirlerine baktılar.
Yapacak bir şey yoktu.
Kederlerini kalblerine gömüp beklediler.
Tekir Dede, o gün talebesinin hepsiyle helalaştı.
Ve o gece ayrıldı bu dünyadan.
O kabrin yanına defnettiler kendisini.
Kim sevilir? Kim sevilmez?
Bu mübarek zat, hocasını çok sever, her fırsatta ondan bahsederdi.
Bir gün biri geldi yanına ve;
- Efendim, hocanızdan çok bahsediyorsunuz, dedi. Onu çok mu seviyorsunuz?
- Elbette, buyurdu. Çok seviyorum.
- Peki, ondan neler öğrendiniz efendim?
- Bir tek şey öğrendim.
Adam şaşırdı:
- Merak ettim, neymiş o öğrendiğiniz efendim?
Buyurdu ki:
- Hak nedir, batıl nedir? Doğru nedir, yanlış nedir? Kim sevilir, kim sevilmez? Bunu öğrendim.
Adam hayretle sordu:
- İyi de, bu, o kadar zor mu ki efendim?
- Elbette, buyurdu. Dünyada en zor şey, hakkı batıldan ayırabilmektir. Bunu da herkes yapamaz. Ancak mürşid-i kâmiller hakkı batıldan ayırabilirler. Benim hocam bu işi yapabiliyor işte.
Adam o zaman hak verdi ve;
- Öyleyse onu ne kadar sevseniz azdır.
|