Mısır alimlerinden Molla Arab hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün;
- Günahların başı, dünyaya gönül bağlamaktır, buyurdu. Dünyaya bağlı olan kalb, hasta demektir.
Sordular:
- Bu hastalığın ilacı nedir efendim?
- “Ehl-i sünnet alimleri”ne muhabbettir. Bu da Evliyanın sohbetiyle ele geçer.
- Evliya zatlar yoksa efendim?
- Onlar yoksa, kitaplarını okumak da bu işi görür. Onların kitabını okuyanlar hem dinini doğru öğrenir, hem de feyz alarak kalbleri temizlenir.
Sordular yine:
- Bunun işareti nedir efendim?
- Kalbi temizlenmiş olana, ibadetler tatlı ve zevkli, günahlar çirkin ve iğrenç gelir.
En sevgili kul
Bir gün de;
- Namazını kılan, haramlardan sakınan kimse, Allahü teâlânın sevdiği kuldur, buyurdu. Bu büyük nimete, büyük şükür lazımdır.
Sordular:
- Nasıl şükredelim efendim?
- Emr-i maruf yapmakla. Sözünüzün geçtiği kimselere İslam’ı öğretin. Emr-i maruf yapmanın sevabı pek çoktur, buyurdu.
Ve daha açıkladı:
- Bütün ibadetlere verilen sevap, “kâfirlerle gaza” yapmanın, yani onlarla savaşıp can vermenin sevabı yanında, denizde damla gibidir.
Ve ekledi:
- Gazanın sevabı da, “Emr-i maruf” sevabı yanında, denizde damla gibidir.
İnanmak ve Sevmek
Bir gün de sohbetinde;
- Nasıl ki “Su” boru ile nakledilirse, “Nur” da kalbden kalbe nakledilir, buyurdu. Yani nurun nakil vasıtası Evliyanın kalbleridir.
Ve ekledi:
- Ancak bu nurlardan istifade etmenin iki şartı vardır.
Sordular:
- Onlar nedir efendim?
- Biri inanmak, öbürü sevmektir, buyurdu.
Ve izah etti.
- Yani bir “Allah adamı”nın kalbinde bu nurun bulunduğuna inanmak ve onu sevmektir. Ama bu nurun gelmesine engeller de var.
Sordular:
- Onlar nedir efendim?
- En büyük engel, kendi nefsimizdir. Kişi, nefsine uymadığı nisbette o nura kavuşur. Nefsine uyarsa, kesilir.
|