Hicaz’da yetişen Velilerden İbni Ayderusi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir sohbetinde;
- Bütün nafile ibadetlere verilen sevap, Allah yolunda cihad edip şehit olan bir askerin kazandığı sevap yanında, denizde damla gibidir, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Şehidin sevabı da, “emr-i maruf” sevabı yanında denizde damla gibi kalır.
Sordular:
- Biz nasıl emr-i maruf yapabiliriz efendim?
- Kitap vermekle. Ehl-i sünnet alimlerinin yazdığı bir “ilmihal kitabı”nı alıp bir Müslümana vermek, emr-i maruf yapmaktır. Hatta bu, en iyi emr-i maruf şeklidir.
- Kendimiz anlatsak hocam?
- Hayır. Size dini bir mesele sorsalar bile anlatmaya kalkışmayın. Ona bir kitap verin ve; “Bu mesele şu kitapta yazıyor kardeşim. Buradan öğrenebilirsin” deyin.
Ve izah etti:
- Çünkü o meseleyi siz de tam bilmeyebilirsiniz. Anlatmaya kalkarsanız, noksan anlatır, hatta yanlış söyler, büyük mesuliyete girersiniz.
İyi arkadaş nasıldır?
Bir gün de;
- Efendim, iyi bir arkadaş nasıl anlaşılır? diye sordular bu zata.
Cevabında;
- Çok kolay, buyurdu. Konuştuğunuz kişi, size Allahü teâlâyı ve Onun emirlerini hatırlatıyorsa, o, “iyi arkadaş”tır. Ayrılmayın ondan.
Ve ekledi:
- Yok eğer Allah’ı, ölümü ve ahireti unutturuyor, sizi günaha sevk ediyorsa, bilin ki “kötü arkadaş”tır. Ondan uzaklaşın. Hatta yırtıcı aslandan kaçar gibi kaçın ondan.
- Bu kadar mı tehlikeli efendim?
- Elbette. Çünkü aslan, en fazla insanın canını alır. Kötü arkadaş ise insanın dinini ve imanını alır ve onu ebedi Cehenneme sürükler.
|