İstanbul’da yetişen Velilerden Ebu Said bin Sunullah hazretlerinin "rahmetullahi aleyh", Ahmet Efendi diye bir sevdiği vardı ki, hastalandı bir gün.
Hemen bir mektup yazıp gönderdi bu zatın yakın bir talebesine.
Mektubunda;
- Hocamıza selamımı söyle, bana dua etsin! diye yazdı.
Ama hasta olduğunu bildirmedi.
Mektup o talebeye ulaşınca açıp okudu.
Ve koştu hemen bu zata.
- Hocam, Ahmet Efendiden mektup aldım. Size selamları var. Dua istiyor.
Ebu Said hazretleri;
- Aleyküm selam, dedikten sonra;
- Sen de ona selam yaz, buyurdu.
Ve ekledi:
- Şu şu ilaçları kullanırsa inşallah iyileşir, diye de bildir ona.
Talebe hiçbir şey anlamamıştı.
- Peki efendim, deyip bildirdi bunu mektupla kendisine.
Ahmet Efendi, hocasının tavsiye ettiği ilaçları kullanıp şifaya kavuştu.
En önce lazım olan şey
Bu zat, bir gün sevdiği bir gence sordu:
- İnsana en önce lazım olan şey nedir, biliyor musun evladım?
- Bilmiyorum hocam.
- İtikadını düzeltmektir.
- Bu, neden çok mühim?
- Çünkü Cennete "Doğru iman"la girilir de ondan.
- Ya doğru olmazsa?
- O zaman Cehennemden kurtuluş olamaz ahirette.
- İmandan sonra mühim olan şey nedir hocam?
- Amel, yani ibadettir.
- İbadetlerin en mühimi?
- “Beş vakit namaz”dır.
- Namaz kılan kötülük yapamazmış hocam, bu doğru mu?
- Evet ama bir şartla.
- Nedir o şart?
- Bütün erkanına tam riayet ederek kılındığı takdirde.
- Hocam, ölüm acısı her acıdan daha şiddetliymiş, öyle mi?
- Evet ama bu herkese göre değişir. Mesela kâfirler, ölüm acısını çok şiddetli olarak hissedecekler.
- Ya müminler efendim?
- Halis müminler hiçbir şey hissetmez. Hele şehitler, acı yerine büyük haz duyarlar. Sıcak çöl ortasında içilen serin bir şerbet gibi.
|