Bursa’da medfun olan Emir Sultan hazretlerinin “rahmetullahi aleyh“ asıl adı Muhammed bin Ali’dir.
Peygamber efendimiz aleyhisselamın evladındandır.
Seyyid’dir yani.
Buhara’da dünyaya geldi.
Babası, Seyyid Ali isminde, hâl ehli bir mübarek bir kimse idi.
Herkese yardım etmesiyle meşhurdu o devirde.
Küçük bir kulübede, mütevazı bir hayat yaşıyordu hanımı ile.
Her gün ormana gidip, odun keser.
Onları yüklenip köye getirir, fakirlere dağıtırdı.
Yine bir gün…
Bir yük odunu sırtlayıp getirdi.
Biraz dinlenip, sırtladı yine küfesini.
Dolaştı fakirlerin hepsini.
Çaldı bir kapıyı.
- Odun ister misiniz?
- Allah razı olsun baba. Bu gecelik var.
Başka kapıyı çaldı.
- Odununuz var mı?
- Bu gecelik var. Olmayana ver.
Bir tek odun alan olmadı.
Yorgunluktan oturdu bir ağacın altına.
Şükretti Allah’ına:
“Bollukla yaşatırsın bizi ey Rabbimiz! Sana sonsuz hamd ederiz” dedi.
O esnada hanımı gelip, bir sepet hurmayı koydu önüne:
- Talebeniz verdi bu hurmaları.
- Niçin kabul ettin. Evimizde hurma var.
- Ne yapayım peki?
- Fakirlerine dağıt hepsini.
- Peki bey, dedi.
Taktı koluna sepeti.
Ev ev dolaştı.
- Hurma ister misiniz?
- Sağol teyze. Hurmamız var.
Başka kapıyı çaldı.
- Şu hurmayı alınız.
- Allah razı olsun. Bu gecelik var.
Bütün köyü dolaştı.
Ama alan olmadı tek bir tane.
Eve dönüp durumu söyledi beyine.
Seyyid Ali, açtı ellerini yalvardı:
“Ya Rabbi, bir oğul ver ki bana, bir ömür boyu hizmet etsin kullarına.”
Hanımı can-ü gönülden;
- Amin, dedi.
Rabbimiz, bir oğul ihsan etti onlara.
O çocuk büyüyünce Emir Sultan hazretleri oldu.
Bir ömür hizmet etti insanlara.
|