İstanbul Evliyasından Seyyid Ahmet Mekki Efendi hazretleri ”rahmetullahi aleyh“, bir gün bazı gençlere;
- Evlatlarım, bir çadırda orta direk neyse, İslam’da “Namaz kılmak” odur, buyurdu.Yani direksiz çadır olmayacağı gibi, namazsız da Müslümanlık olamaz.
Ve sordu onlara:
- Sizce kapısız ev olur mu?
- Olmaz tabii efendim.
- İşte “Namaz” da odur İslamiyet’te. İslam evinin kapısı, namazdır yani.
Sordu yine:
- Siz hiç temelsiz bina gördünüz mü?
- Görmedik hocam. Olur mu öyle şey.
- İslam binasının temeli de “Namaz”dır işte. Binanın temeli yoksa, yahut zayıfsa, o bina ayakta kalabilir mi?
- Kalamaz tabii.
- Namaz olmadan da Müslümanlık ayakta kalmaz.
Şöyle bitirdi:
- Velhasıl Müslüman demek, “namazını geçirmeyen insan” demektir.
Hanımınızı üzmeyin!
Bir gün de sohbetinde;
- Hanımınızı dövmeyin, buyurdu. Hanımını dövenin davacısı, Peygamber efendimiz aleyhisselam olacaktır ahirette.
Ve ekledi:
- Hem sonra saliha bir hanım, “Cennet nimeti”dir.
- Cennet nimeti mi efendim?
- Evet. Cennet nimetine tokat vurmak olur mu?
- Olmaz tabii hocam.
- Surat asılır mı?
- Asılmaz efendim.
- O, daima güler yüze muhtaçtır. Hem sonra kul hakkı var.
- Kul hakkı mı dediniz efendim?
- Evet. Üstelik tövbe ile affolmaz.
- Ne yapmak lazım peki?
- Helallaşmak şarttır.
- Ya helal etmezse hocam?
- Ne yapıp edin, helallık alın. Ecel gelmeden anlaşın. Ahiret çok çetin bir yer. Mahkeme-i kübra, “kul hakları” için kurulacaktır.
- Ya öbür günahlarımız efendim?
- Burada çektiğimiz sıkıntılar, inşallah günahlarımıza kefaret olur.
- Ya kul hakkı?
- Onun çaresi, helallaşmaktır.
|