Kudüs Evliyasından Remli Şafii hazretlerine “rahmetullahi aleyh“, bir gün sevdiği bir talebesi;
- Hocam, ibadet yapınca, nefsim kabarıyor. Benim gibisi yoktur sanıyorum.
- Evet evladım.
- Günah işleyince de üzülüyor, kendimi aciz, zavallı görüyorum. Bu haller nedir?
Cevabında:
- İkinci halin, çok büyük nimettir, buyurdu.
- Neden efendim?
- Çünkü pişmanlıktan ileri geliyor.
- Pişmanlık iyi midir yani efendim?
- Elbette. Eğer günah işledikten sonra, pişman olunmaz, hele günah işlemek tatlı gelirse, bu hâl felakettir. Pişmanlık, tövbenin bir parçasıdır oğlum. Buna şükret ki, pişmanlığın çoğalsın.
Şükrederseniz arttırırım
Delikanlı sordu:
- Şükredersem çoğalır mı hocam?
- Tabii. Çünkü âyet-i kerimede mealen; “Şükrederseniz, nimetimi arttırırım!” buyuruldu.
Delikanlı sordu yine:
- Nefsimin birinci hali nedir efendim?
- İbadet yaptığı için kendini beğenmek, korkunç bir zehirdir evladım.
- Zehir midir efendim?
- Evet. Öldürücü bir hastalık olup, ibadetleri ve iyilikleri yok eder. Tıpkı ateşin odunu yakıp yok etmesi gibi.
- İlacı nedir hocam?
- İyi işlerini kusurlu görmektir. Bunlardaki gizli çirkinlikleri düşünmek, böylece, kendinin ve ibadetlerinin kusurlu, bozuk olduğunu anlamaktır. Hatta o ibadetleri, beğenilmeyecek, kovulacak bir halde bulmaktır.
Bidat nedir?
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Bidat ne demektir efendim? diye sordular.
Cevaben;
- Peygamber efendimizin ve onun dört halifesinin zamanında bulunmayıp da, dinde sonradan meydana çıkarılan, uydurulan sözler, yazılar, usuller ve işlerdir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bunları ibadet olarak yapan, din-i İslam’ı yıkmaya yardım etmiş olur.
|