Gönül Sultanları.com >  1001 Güzel Menkîbe > Bir zaman bizi azcık sevmişti > Büyüklerin işleri hikmetlidir
Büyüklerin işleri hikmetlidir
Seyyid Abdülhakim Efendi ”kuddise sirruh“, Seyyid Fehim Arvasi hazretlerinin ”kuddise sirruh“ talebesiydi.

Bir gün bindi atına, Başkale’den Arvas’a gitti. Maksadı, üstadını ziyaret etmekti.

Lakin Seyyid Fehim hazretleri, onu görür görmez;
- Hiç durma, buyurdu. Acele Hoşab’a git!

“Niçin?” diye sormadı.
- Peki efendim, dedi.

At değiştirip, koşturdu Hoşab’a. Yolda; “Büyüklerin her işi hikmetlidir. Hoşab’a gitmemin de bir hikmeti olsa gerek. Gidince anlarım” diye düşündü.

Varınca gördü ki, köyde bir hareket var.
Sorup soruşturdu.

Öğrendi ki, ağanın damı çökmüş. Hayvanları ölüp yirmi koyun "Leş" olmuş. Ağa düşünmüş ki; “Bu hadiseyi halktan gizliyeyim. Ölen hayvanlarla halka bir ziyafet vereyim. Mırdar olduklarını nerden bilecekler? Hem leşler değerlenir, hem itibarım artar”.

Yüzdürmüş leşleri.
Yaktırmış ocakları.

Henüz halk toplanmamıştı ki ağanın davetine, Abdülhakim Efendi geldi vaka yerine.
Vaziyete vakıf olup toplattı etleri.

Hoşab deresine döktürdü yemekleri.
Sonra gitti zaptiyeye.

Durumu ihbar edip, attırdı ağayı hapishaneye.


Üstadı ayağa kalktı

Müks’lü Ali Efendi de şöyle anlatıyor:

Seyyid Fehim Efendi, gençliğinde çıktı bir gün Arvas’tan.
Nehri’ye, üstadını görmeye gitti.

Girip oturdu huzurlarında.
Lakin o içeri girer girmez üstadı Seyyid Taha hazretleri hemen kalktı ayağa.

Bir başka talebe de vardı odada.
Üstadının ayağa kalkması, garibine gitti tabii.

Zira Seyyid Fehim’in yaşı küçüktü henüz.
Seyyid Taha ise hocası oluyordu.
Hoca, talebesi için ayağa kalkıyordu.

“Nasıl olur?” diyordu.
O böyle düşünürken, Seyyid Taha hazretleri ona döndü.

- Kalk da Seyyid Fehim’in koltuğunun altından bir bak! buyurdu.

Bakınca sordu:
- Ne görüyorsun?

- Cennet nimetlerini efendim.

Buyurdu ki:
- İşte böyledir Seyyid Fehim.

www.gonulsultanlari.com