Seyyid Fehim Arvasi hazretlerinin ”kuddise sirruh“ her duası kabul olurdu.
Hem de hemen.
Vefatından sonra da, Onun hatırı için dua eden, muradına kavuşur.
Bir misal arzedelim:
“Hizan”da, bir kimsenin hiç çocuğu olmuyordu.
Dediler ki:
- Arvas’ta bir Velinin kabri var. Onu ziyaret edip dua eden muradına kavuşuyor.
Adam merak etti.
- Kimdir bu Veli?
- Seyyid Fehim hazretleri. Onu vesile edip dua edersen, erersin muradına. Hatta “oğlan olsun” istiyorsan, öyle dua et.
Çok sevindi.
Hemen Arvas’a gitti.
Bu büyük Velinin kabrini ziyaret etti.
Dua edip köyüne döndü yine.
Üç yıl sonra…
Aynı adam Arvas’a geldi yine.
Doğruca gitti Seyyid Fehim hazretlerinin kabrine.
Uzun uzun dua etti.
Tam kalkıp dönüyordu ki, birisi onu görüp sordu:
- Siz üç sene önce de gelmiştiniz galiba?
- Evet, doğru.
- Niçin gelmiştiniz o zaman?
- Çocuğumuz olmuyordu. Bu kabirde dua etmiştim.
- Oldu mu bari?
- Evet oldu, ama her sene ikiz oğlumuz oldu. Üç senede “Altı” oldu, artık istemiyoruz. Şimdi de “olmasın” diye dua ettim.
Gerçekten bir daha olmadı çocukları.
Hiç konuşamıyordu
Bir gün de, “Çatbayır”dan bir kişi trafik kazası geçirmişti.
Ölmediyse de, korkudan dili tutuldu.
Önce bülbül gibi konuşurken, şimdi hiç konuşamıyordu.
Onu sevenler;
- Arvas’ta, Seyyid Fehim hazretlerinin kabrine git. Orada dua et. Şifa bulursun, dediler.
Hazırlanıp, Arvas’a gitti.
Bu büyük Velinin kabri başında dua etti.
Duası anında kabul oldu.
Hatta konuşarak gitti camiye.
Bu hadise hayrete düşürdü çok insanı.
Zira beş dakikada açılmıştı adamın lisanı.
İmamın bile zihni karıştı buna hayretinden.
Yanlış kıldırdı namazı.
|