Azerbeycan’ın Geylan ilçesinde medfun bulunan Hak dostlarından Tacüddin Zahid-i Geylani hazretleri ”rahmetullahi aleyh“, bir gün sevdiği bir gence;
- Yavrum! Dünyada kalmak zamanı pek azdır, buyurdu. Bu zamanın da çoğu boş yere geçmiş, geriye pek azı kalmıştır. Ahiret zamanı ise sonsuz olup, orada başa gelecek şeyler, bu birkaç günlük işlere bağlıdır.
Ve ekledi:
- Bundan sonra, ya sonsuz nimetler, zevkler, yahut bitmez tükenmez azablar, acılar vardır. Peygamber efendimiz aleyhisselam bunları haber vermiştir ki, elbette olacaklardır. Aklı olan kimsenin durmadan çalışması lazımdır.
Delikanlı sordu:
- Ne tavsiye edersiniz efendim?
- Yavrum! Ömrün en kıymetli zamanları, boş yere geçti. Hep nefsin isteklerini yapmakla tükendi. Şimdi, ömrün en kıymetsiz, başarısız zamanı kaldı ki bununla da Allahü teâlânın beğendiği işleri yapmaz, elden kaçırdığımızı az bir emekle ve kısa bir sıkıntı ile, sonsuz nimetlere kavuşmazsak, yarın kıyamet gününde, Allahü teâlânın huzuruna ne yüzle çıkabilir, oraya ne özür ve bahane götürebiliriz?
Şöyle devam etti:
- Bu gaflet uykusu ne vakte kadar sürecek? Gaflet pamuğu kulaklardan ne zaman atılacak? Bir gün, gözlerden perdeyi kaldıracak, kulaklardan gaflet pamuğunu çıkaracaklar. Fakat faydası olmayacak. O zaman pişmanlıktan, utanmaktan başka yapılacak şey olmayacak.
- Tavsiyeniz nedir efendim?
- Ölüm gelmeden önce yapılacak işi yapmalı, yüzü ak olarak Allahü teâlâyı özleyerek can vermelidir.
- Yapılacak iş nedir hocam?
- Önce itikadı düzeltmek lazımdır. Dinden olduğu tevatür yolu ile, yani çok kimselerin söylemesiyle, zaruri olarak bilinen şeylere inanmak elbette lazımdır.
- Sonra hocam?
- Bundan sonra, fıkıh kitaplarında yazılı olan şeyleri öğrenmeli ve yapmalıdır. Bundan sonra da tasavvuf yolunda ilerlemeye sıra gelir. Fakat bu, kimsenin bilmediği şeyleri bilmek, kimsenin görmediği şeyleri görmek için değildir.
- Ya ne içindir efendim?
- “Hakiki iman”a kavuşmak, yani İslamiyet’e uymakta kolaylık duymak içindir.
|