Evliyanın büyüklerinden Şihabüddin Ahmed bin Ali hazretleri ”rahmetullahi aleyh“, bir gün bazı gençlere nasihat ederken;
- Allahü teâlâyı çok sevmemiz ve Ondan çok korkmamız lazım, buyurdu.
Sordular:
- Allah’tan niçin korkacağız efendim?
Cevaben;
- Bunun için çok sebepler var, buyurdu. Mesela dünyada insanın başına gelen felaketleri düşünelim. Hastalanmak, yaralanmak, sakat kalmak, aç susuz kalmak, fakir olmak, akıldan mahrum olmak, çoluk çocuğunun başına gelen felaketler, yangınlar, zelzeleler ve daha bunlar gibi nice felaketler, elemler, hep Allahü teâlânın takdiriyle gelmektedir.
Ve devam etti:
- Ayrıca dünyadaki bu elemler nihayet geçicidir. Ahirettekiler ise pek şiddetli ve imanı olmayanlar için sonsuzdur. Ahiret azabı, kabre girildiği andan başlar. Bütün bunlar Allahü teâlâdan korkmak için, yeter sebep değil midir?
- Yeterlidir hocam.
- Allahü teâlâyı sevmek için de sebepler pek çoktur.
- Onları da öğrenebilir miyiz efendim?
- Tabii. Evvela, Müslüman ana babanın evladı olarak dünyaya gelmektir ki, bu nimet, Allahü teâlâyı sevmek için tek başına bir sebeptir. Zira hıristiyan bir ana-babadan dünyaya gelseydik, artık Müslümanlık yolunu bulmak bizim için çok zor, hatta belki de imkansız olurdu. Hıristiyan topluluğu içinde yaşar ve ahirete mâzallah imansız olarak giderdik, öyle değil mi?
- Evet hocam.
- Müslüman olarak doğmak da, kâfi değil. Müslümanlığı sevmiş ve elinden geldiği kadar yaşamaya çalışan bir ailenin çocuğu olmak da ayrı bir talihtir. İsmi Ahmet veya Hatice olup da, Müslümanlığın icablarını yapmayan, hatta Müslümanlığı hor gören, nice sözde Müslümanlar var.
- Doğru hocam.
- Akıl ve izan sahibi olmak, iyi ve kötüyü anlayabilecek bir tahsil ve anlayış seviyesinde bulunmak da, Allahü teâlânın en büyük nimetlerindendir. Bundan başka, insan haklarını tanıyan bir hükümetin ferdi olarak yaşamak, sıhhatte olmak, fakir olmamak vesaire gibi binlerce nimet, hep Allahü teâlânın bizlere ihsanıdır.
- Evet efendim.
- Bu saydığımız nimetlerden mahrum olan milyonlarca insanın bulunduğunu düşünürsek, Allahü teâlâyı nasıl çok sevip, nasıl şükretmemiz lazım geldiğini kolayca anlayabiliriz.
|