Bingöl’de yetişen Evliyadan Seyyid Ahmed Çapakçuri hazretleri “rahmetullahi aleyh“, nasihat isteyen bir gence;
- Yavrum, sonsuz kurtuluşa kavuşabilmek için, üç şey, muhakkak lazımdır, buyurdu. Bunlar, ilim, amel ve ihlastır. İlim de, iki kısımdır.
Delikanlı sordu:
- Onlar nedir efendim?
- Birisi, yapılacak şeyleri öğrenmektir ki, bunları öğreten ilme “Fıkıh ilmi” denir.
- İkincisi hocam?
- İkincisi, itikat edilecek, kalb ile inanılacak şeylerin bilgisidir ki, bunları bildiren ilme “İlm-i kelam” denir. İlm-i kelamda “Ehl-i sünnet alimleri”nin, Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden anladığı bilgiler vardır.
Şöyle devam etti:
- Cehennemden kurtulan, yalnız bu alimlerdir. Bunlara uymayan, Cehenneme girmekten kurtulamaz. Bu büyüklerin bildirdiği itikattan kıl ucu kadar ayrılmak, büyük tehlikedir.
- Ne gibi tehlike efendim?
- Yanma tehlikesi. Ehl-i sünnetten ayrılan kimse, ya bidat sahibi olur veya imanını kaybeder ki, her ikisi de mutlaka Cehenneme girecektir.
Yanlış yapıyorsun
Bir gün de gencin biri gelip;
- Hocam, ben her şeyi kendime dert ediyorum, diye arz edince;
- Her şeyi mi dert ediyorsun? diye sordu mübarek zat.
- Evet hocam, her şeyi.
- Yanlış yapıyorsun evladım.
- Neden?
- Dert, ahiret derdidir. Dünyayı değil, ahireti dert et kendine.
- Ya dünya sıkıntıları efendim?
- “Ahiret derdi” olanın, “dünya derdi” olmaz evladım. Ahiret derdi yanında dünyanın bütün sıkıntıları bir araya gelse bile, yine “Hiç” kalır.
|